www.turkiyespot.com web sayfası kontrol panelleleri yardımlaşma forumları Forum Ana Sayfa www.turkiyespot.com web sayfası kontrol panelleleri yardımlaşma forumları
ucuz hosting domain kontrol panelleri yardımlaşma forumları
 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

Spam (!) Savunması l M.F.E.

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    www.turkiyespot.com web sayfası kontrol panelleleri yardımlaşma forumları Forum Ana Sayfa -> KALEM-KELAM
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
M.F.E.



Kayıt: 25 Hzr 2008
Mesajlar: 80
Konum: Administrator

MesajTarih: Prş Hzr 26, 2008 8:35 pm    Mesaj konusu: Spam (!) Savunması l M.F.E. Alıntıyla Cevap Gönder

SPAM (!) SAVUNMASI
Muhammed Fatih Ergün

(1998, Sakarya-Haydarpaşa hattı)


Yeryüzünün en etkin iletişim ağı olan Internet'in belkemiğini hiç kuşkusuz Elektronik Posta (E-Mail) oluşturur. Elektronik postanın insanlararası iletişimlerimize sağladığı kolaylık kesinlikle gözardı edilemez. Ayrıca elektronik postanın oldukça ekonomik ve pratik oluşu bu iletişim yöntemini “öncelikle tercih edilir” kılmıştır.

Ne var ki Türkiye toplumunun Interneti tanıması yenidir. Internet'in ve Internet'in beraberinde getirdiği kolaylıkların kıymetini henüz anlayamamış Türk toplumu Internet'i ne gereği gibi kullanmasını bilmekte, ne Internet'ten gereği gibi yararlanabilmekte ve ne de Internet'e emek vermek ve yatırım yapmak isteyen kişi ve kuruluşlara gereği gibi destek olabilmektedir. Dahası destek olmak şöyle dursun, ne acıdır ki köstek olanların varlıkları bir gerçektir ve bunların sayıları azımsanamayacak kadardır.

Internet’in Türkiye'ye girdiği tarihten bu yana gerek teknik olarak, gerek eğitim ve teşvik olarak ve gerekse pratik olarak Internet'e emek verdim. Gece gündüz demeden, durmadan çalıştım. Amacım bu sahada teknik birikim elde etmek, bu birikimlerimizden insanları faydalandırmak ve kendimizi yeterli hissettiğimiz düzeye gelince de birikimlerimizi ticarete (para) tahvil etmekti.

Interneti tanıyıp anlayacak ve Internet üzerinde birşeyler yapacak kadar bir seviyeyi yakaladık. Bu birikimlerimizi ticarete tahvil etmeye gelince, yerli-yabancı tüm Internet kullanıcılarına ulaşmak istedik. Bunun için en pratik yöntemleri tercih etmemiz gerekiyordu. Bu iş için de elektronik postayı seçtik. Çünkü hem çok pratik, hem çok ekonomik ve hem de ilan, tanıtım ve reklam hususunda çok fazla etkili bir imkandı.

Aylarca uğraşarak, özel yaşantımıza ayırmamız gereken zamanlardan fedakarlık yaparak, amacımıza ulaşabilmek için gerektiğinde yan gider sayılacak harcamalar yaparak e-mail adresleri topladık, satın aldık ve bizzat bu iş için elemanlar tutarak adres toplattık ve ücret ödedik. Bu adreslere toplu olarak e-mail iletisi gönderecek pekçok programı yüzlerce/binlerce dolar para ödeyerek lisansları ile birlikte satın aldık.

Tasarım ve projelerimizden haberdar etmek ve ticaret yapmak amacı ile bu adreslere reklam, tanıtım ve ürün satışı içerikli iletiler göndermeye başladığımızda gördük ki Internet kullanıcılarının bir kısmı bu işe antipati duyuyor ve tepki gösteriyor. İnsiyatifleri dışında elektronik posta kutularında başkalarına ait reklam ve duyuru içerikli iletiler görmek istemiyorlar. Kimisi zaman harcamayı bahane ederek[1], kimisi ilgilenmediği için, kimisi yasal olmadığını gerekçe göstererek (-ki bu Türkiye şartlarında çok komikti-)[2], kimisi bu çalışmayı haksız bir şekilde “spam” olmakla nitelendirerek,[3] kimisi insiyatifi dışında oluşunu gündeme getirerek[4] bu projeye karşı çıkıyor. Bu insanlar ne bilgiye, ne birikime, ne teknolojik imkanlara kesinlikle saygılı değiller... Aynı anda tek bir iletinin -içeriği ne olursa olsun- dünya üzerindeki milyonlarca Internet kullanıcısına aynı gün içerisinde ulaştırılabilmesindeki güzelliği göremiyorlar/anlayamıyorlar. Klasik bir Internet kullanıcısı olmayı amaçlıyorlar. İdeal diye birşey yok! Chat kullanıcısı onlar...

Ben bu işe emek vermiş birisi olarak, toplu (bulk) e-mail iletilerine karşı çıkan ve kızan insanların bağnazlığı ile, dün bisiklete "cin arabası" diye karşı çıkan, uçağı ve matbaayı "gavur icadı" sayarak dışlayan insanların bağnazlığı arasında içerik bakımından çok fazla fark görmüyorum desem sadece birazcık abartı yapmış olurum kanaatindeyim.

Şimdi anlatacağım şu olay benim bu görüşümü destekler mahiyette değil mi ?

Internet üzerinden iş yapmanın ve Internet kullanıcılarının elektronik posta adreslerine e-mail iletisi göndererek ürünlerinin tanıtımını yapmak isteyen bir firma, bu işi organize eden bir ajansla anlaşır. Ajans sadece yerli adreslere tanıtım yapmak karşılığında firmadan dolar bazında belli bir miktar para talep eder. Ürünlerinin tanıtımını yapmak isteyen firma bu çalışmanın psikolojik ve pratik etkisinin ne denli fazla olduğunu anladığından dolayı ajansın istediği miktarı seve seve kabul eder. Hatta firma bu çalışmadan randıman alırsa daha sonra aynı ajansa 100 milyon yabancı Internet kullanıcısının e-mail adresine gönderilmek üzere tanıtım hazırlatmayı ve göndertmeyi düşünmektedir. Ajans 530.000 (yerli) e-mail adresine firma tanıtımlarını gönderir. Dünyanın neresinde yaşıyor olursa olsun adres sahiplerine iletiler aynı anda ulaştığından dolayı daha iletilerin gönderiliyor olduğu esnada bile adres sahiplerinden o sırada bilgisayarlarının başında bulunanlar yanıt mahiyetinde iletiler gönderirler. Bu kadar sayıda adrese giden tanıtım iletilerine mukabil yüzde/binde oranları ile ölçülebilecek sayıda az bir müracaat ve olumlu bir iletişim olmuş olsa bile ajansa iş yaptıran firma yetkilileri durumdan memnundur. Hem niye memnun olmasın ki, 530.000 kişiye aynı anda direkt tanıtım yapılmıştır. İnsanlar kendi adreslerine gelen bu iletileri bilgisayarlarını açıp Internet'e bağlanınca hemen almış, ilgiyle okumuş, kimisi hemen firma ile direkt temasa geçmiş, alış-veriş yapmış, bayilik istemiş, kimisi de ilgi alanına giren bu firmanın adresini daha sonra iletişim kurmak amacı ile adres defterine kaydetmiş ya da herhangi bir yere not almıştır. Ajans yaptığı işten memnundur, çünkü müşterisi olan firmayı memnun etmiş, yaptığı işteki başarısını ve iddia ettiği verimi kanıtlamıştır. Firma da memnundur, oturduğu yerden hiç tanımadığı, bu reklam ve tanıtımı yapmamış olsa belki ömrü boyunca ulaşa-mayacağı çok ötelerdeki insanlara ulaşmıştır. Bir firma yetkilisi 530.000 adrese tanıtım ve reklam yapsa ve bu adres sahiplerinden sadece 530 (1/1000) tanesi bu firmaya ve firmanın ürünlerine ilgi duysa bu sonuç neden hoşnut edici bir sonuç olmasın ki ?

Ancak ortada başka bir sorun vardır. Adreslerine ileti gönderilen bu 530.000 kişiden kimileri kendilerine rızaları dışında gönderilen bu iletileri "spam" saymakta, iletileri gönderen ajansa ve reklamını yaptıran firmaya öfke duymaktadır. Kültür seviyesi düşük, görgü ve incelikten de oldukça nasipsiz bu kişilerden kimileri ajansa telefon ederek sövmekte, telefona sekreter çıksa bile sövmekten ve hakaret etmekten geri durmamakta, sövgü içerikli e-mail iletilerini ajansın ve firmanın e-mail adreslerine göndermekten çekinmemekte, bir miktar teknik bilgiye sahip olanları da ajansın ve firmanın e-mail adresine "mail bomb" yaparak kınadıkları uygulama ile hiçbir zaman kıyaslanamayacak kadar kötü ve ahlaki olmayan bir davranışı sergiliyebilmektedirler. Psikolojik neden ise, sadece öfke ve intikam! Oysa gelen ileti kendisini ilgilendirmiyorsa bu kadar uğraşağına ve muhatabı olan insanları inciteceğine çok basit bir hareketle bilgisayarının klavyesindeki "delete" tuşuna basarak iletiyi silse bunun kendisine ne zararı dokunacaktır ki ?

Daha da gülünç olanı yasal gerekçeler... Bilindiği gibi Türkiye'de Internetin geçmişe dayalı herhangi bir altyapısı olmadığı için konu ile ilgili yürürlükte olan herhangi bir yasa da yok. Hatta devlet geçtiğimiz yıl Internet Cafe'lerin bile hangi statüde değerlendirilmesi gerektiğini çok uzun zamanlar boyunca tartıştı. Bunu bilmeyen, teknik ve hukuki bilgiden habersiz kimi gericiler[5] mail iletisi göndererek reklam yapan ajanslarla, bu iletilerin kendileri adına gönderildiği firmaları bile "davalı" kabul ederek Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunabilmekteler...

İşte ilginç örneklerden en gülüncü:

Tarih Mart 1998. Elektronik posta adresine günün birinde insiyatifi dışında e-mail iletisi gelen Kemal Korkmaz isimli İstanbul'lu bir iş adamı (üstelik bir iş adamı bu!), adresine bu iletinin gitmesini organize eden bir ajans ile adına iletinin gönderildiği elektrik malzemeleri satışı ile uğraşan bir firmadan davacı olur. Dava dilekçesi İstanbul Cumhuriyet Savcılığına verilmiştir. Dilekçe incelenmiş ve "davalı"nın isteği üzerine sanık olarak görülen ajans ve firma yetkililerinin bulundukları mıntıka karakolu aracılığı ile kimlik tesbitleri ve evrak ikmalleri yapılmış, daha sonra adreslerine gönderilen bir celp evrakı ile duruşma gününde mahkemeye davet edilmişlerdir.

Duruşma günü gelir, davacı duruşmaya gelmez ve avukat göndermez (Şikayetçi olduğu dava dosyasını ve dava konusunu ne kadar ciddiye alarak takip ettiği buradan bellidir). Duruşma salonunda mahkeme heyeti, ajans ve firma yetkilileri vardır. Duruşma başlar ve ikinci defa yapılan kimlik tesbiti vs. den sonra Hakim ile ajans yetkilisi arasında şu tarihi konuşma (!) geçer:

Hakim: - Suçun ne ?

Ajans Yetkilisi: - E-Mail göndermek, Hakim Bey!

Hakim: Ne göndermek?

Ajans Yetkilisi: (Sesini yükseterek) E-Mail göndermek!

Hakim: (Daha önceki davaların yoğunluğunun ve yorgunluğun verdiği sinirli bir hal, biraz da ajans yetkilisinin söylediği teknik tabiri anlayamamanın verdiği stres ile) O da ne ?

Ajans Yetkilisi: Elektronik posta göndermek anlamına geliyor, Hakim Bey! Internet üzerinde herkesin bir elektronik posta adresi vardır. Buna e-mail adresi denir. Bu adres aracılığı ile Internet uzerinden insanlar birbirleri ile iletişim kurarlar. Bu bizim gerçek hayattaki postanelerde bulunan posta kutularının Internet üzerinde, yani sanal dünyadaki elektronik karşılığıdır.

Hakim: (Tam olarak meseleyi anlayabilmiş değildir, ama anlamış gibi gözükür) Tamam anladım, yeter; Otur!

Ajans Yetkilisi, Hakim'in anlamadığını çok iyi anlamıştır. Ama bozuntuya vermez, çünkü kendi maslahatı ve kısıtlanabilmesi her zaman için olası özgürlüğü ön plandadır. Hem Hakim Ajans Yetkilisi'nin anlattıklarını nasıl anlasın ki, değil onun Hukuk Fakültesi'nde okuduğu yıllar, bugün bile Hukuk Fakültesi öğrencilerinin öğrenim konusu değildir bu gibi teknik bilgiler...

Hakim: Peki sen bu adreslere ne gönderdin ?

Ajans Yetkilisi: (Ajans yetkilisi bu soruya diğerlerinden daha fazla özen göstererek yanıt verir. Çünkü yanlışlıkla "mail bombası" filan demiş olsa, dava dosyasının terör kapsamına girmesi ihtimali vardır ve müteakip davalar DGM'ye sevkedilebilir. Bu durumda da eğer mahkeme heyeti teknik bir terim olan ve sanal ortamda kullanılan "mail bombası" tabirini gerçek hayattaki bomba gibi algılarsa bu durumda da derhal tutuklama çıkarabilir ve sanık görülen kişi bilmem kaç yıldan az olmamak şartı ile hapis cezasına, bilmem kaç TL'dan az olmamak üzere de para cezasına çarptırıla-bilir.) İçerisinde yanımdaki arkadaşın sahibi olduğu firmanın ürünlerine ait reklam ve tanıtım içerikli yazı metinleri vardı.

Hakim: (İstiklal Mahkemelerine tanık olmuş Anadolu halkının tabiri ile, "öküz altında buzağı arayarak") Bu metinlerde devletin hukuki, siyasi, ekonomik düzenini kısmen de olsa değiştirmeye ya da değiştirmeyi teklif etmeye yönelik herhangi bir suç unsuru sayılacak bir ifadeniz var mıydı ? Çünkü önümdeki yazılı kanun metinlerine göre, devlet ülkesiyle ve milletiyle bölünmez bir bütündür de...

Ajans Yetkilisi: Hayır, yoktu. Tümüyle ticari içerikli, alım-satımı dahi tümüyle meşru olan ticari mallara ve bu malların satışını yapan firmanın faaliyet alanlarının tanıtımlarına yönelik yazılardı.

Hakim: Öyleyse sizi dava edip, sonra da duruşma günü buraya gelmeyen, kendi adına vekalet verdiği herhangi bir avukatı da duruşmaya göndermeyen davacınız ne diye şikayet etti sizi ???

Ajans Yetkilisi: Bizi dava eden Internet kullanıcısı kişi, dava açarken bu davayı az önce sizin de endişe ettiğiniz gibi devletin düzenini değiştirmek ya da böyle bir değişikliği teklif etmek, bu yolda devleti yıkmaya veya bölmeye yönelik eylem yaptığımız için filan değil, sadece kendi rızasının dışında elektronik posta adresine e-mail iletisi gönderdiğimiz için şikayette bulunmuştur. Kendisine ait olan dava dilekçesini tekrar ve dikkatle okursanız göreceksiniz ki, davanın içeriği, davacının iletinin içeriğinden duyduğu rahatsızlık değil, bilakis -içeriği ne olursa olsun- adresine rızası dışında bir ileti gönderilmiş olmasıdır.

Hakim: Davalının şikayetine konu olan bu eylem Türk Ceza Kanunları'na göre suç sayılan bir cürüm değil ki ? Ama dava dilekçesinde Amerika Birleşik Devletleri'nde bugün geçerli olan yasalara göre bunun suç sayıldığı belirtilmekte...

Ajans Yetkilisi: Hakim Bey! Türk Ceza Kanunu'na göre mi, yoksa Amerika Birleşik Devletleri'nde bugün uygulanan yasalara göre mi karar verme durumundasınız, lutfen söyler misiniz ?

Hakim: (Saçı olmadığı için başını kaşıyordu ve çaresizlik içerisinde): Elbette Türk Ceza Kanununa göre !...

Ajans Yetkilisi: Öyleyse beraetimi talep ediyorum, Hakim Bey!

Mahkeme salonunu derin bir sessizlik kaplamış, mevsim yaz olduğu için sinek vızıltıları bile rahatlıkla duyulabilmektedir.

İlk celse de karar vermenin T.C. mahkemelerinde bir başka örneği bulunmadığından, Asliye Ceza Hakimi duruşmayı bir başka celseye erteler. Bu dosya toplam 8 celse geçirir. Ajans Yetkilisi ile firma sahibi de sonraki duruşmalara gitmez. Çünkü dosyanın ciddiyetsizliği ortadadır. Dava açan kişi için de olay önemini yitirmiş, dosyayı unutmuştur. Nitekim o da ilk duruşma başta olmak üzere dava açtığı dosyaya ilişkin hiçbir celseye katılmamıştır. Mahkeme heyeti temyizi kabil olmak üzere dava dosyasını kapatmıştır. Davacı kişi ise sadece zaman zaman elektronik posta adresine "spam mail (!)" geldikçe olayı hatırlamakta, daha önce bir tarihte dava ettiği kişilere "temyizi kabil olmamak" şartı ile yıllarca hapis cezası vermeyen mahkeme heyetine öfke duymaktadır. Bir daha T.C. mahkemelerine hiçbir şekilde dava açmamayı prensip edinmiştir, adresine spam ileti (!) gönderen şahıs ve firmaları ise kendi yöntemleri ile en şiddetli şekilde nasıl cezalandıracağının pratik hesaplarını yapmakla günleri geçmektedir.

Buraya kadar anlattıklarımızdan ve alıntıladığımız yukarıdaki olaydan sonra şu sonuçlara varmak rahatlıkla mümkündür:

Böyle davacılar oldukça, teknik konularda ne denli yol alabileceğimiz konusu hep tartışılacak, birilerinin çağdaş uygarlık seviyesine yükselme beklentileri hep hayal olacak ya da sadece batının ahlaki kokuşmuşluğunun ve hastalıklı hayat tarzının taklidinden öte gitmeyecektir.

Böyle hakimler oldukça, daha çok uzun zamanlar boyunca fareler kendilerine Adliye arşivlerini mesken tutacak ve dosyaları yiyerek yaşamlarını devam ettireceklerdir. Nasıl olsa arşivlerimizde ülkemiz farelerinin hepsine, hatta belki de gelecek kuşak farelerin bir-kaç nesil zürriyetlerine yetecek kadar dava dosyaları mevcut bulunmaktadır.

Böyle bir dünya durdukça, hiçbir zaman emeğin kıymeti bilinmeyecek, insanların uğruna pekçok fedakarlık yaparak elde ettikleri (teknik, maddi, manevi) birikimleri layık oldukları maddi-manevi karşılığını hiçbir zaman bulmayacak, masum insanlar sanık sandelyelerine daha çok oturacak ve sonunda suçlu görülüp ceza almasalar bile mahkeme kapılarında daha çok gidecek-gelecekler ve sürünecekler...

Ve haksız yere birilerine öfke duyan, kin tutan, intikam almak isteyen birilerinin, aradıklarını hukuki-idari kadrolar aracılğı ile bulamayınca zaman aşımı ile teskin olmaktan ya da güçleri yeterse (ve/veya güçleri yettiği ortamlarda) kaba kuvvete ve orman kanunlarına başvurmaktan başka çareleri olmayacak!


DİPNOTLAR

[1] Oysa kaç dakikasını alacaktır bu işlem ? Piyasadan haberdar olmaya, olup bitenleri izlemeye, yapılan reklam ve tanıtımları içeriğini öğrenmeye değmez mi ?

[2] Niye böyle bir gerekçe komikti ? Çünkü Türkiye’de Internet’in hukuki altyapısından söz etmek mümkün değildi. 1998 yılında Türkiye’de devlet yetkilileri Internet Cafe’lerin yasal olarak hangi düzlemde değerlendirilmesi gerektiğini tartışmış, sonra da mevcut hiçbir yasal zemini bulunmadığı ve yeni zeminleri de öyle hemen oluşturamayacakları için kıraathaneler (kahveler) gibi “Belediye’den alınacak işyeri açma ruhsatı ile açılır” diyerek geçiştirmişler, Internet Cafe’leri “kahve statüsü”nde değerlendirmişler ve böylesi bir garabet örneği sergilemişlerdi. Böyle bir ortamda, böyle bir yaklaşımla, böylesi bir yaklaşıma sahip yetkililer ve idareyle nereye varılabilirdi ? Yine böyle bir ortamda, böyle bir yaklaşımla, böylesi bir yaklaşıma sahip idare de hangi hukuki düzlemden sözedilebilirdi ? Yasal bir zemin ve altyapı sözkonusu değilken, içeriğine bile yabancı olunan bir konuda “Yasal değil!” hükmü verilebilir miydi ? Konu hakkında herhangi bir yasa ortada yokken, nasıl “Yasak!” denilebiliyordu ? Bu tür yaklaşımları gülünç buluyor, sadece gülüp geçiyorduk.

[3] Oysa uluslararası literatürde bu çalışma “spam” diye adlandırılmıyordu. “Spam” diye, içeriksiz, insanları rahatsız eden ve ahlaki olmayan iletilere deniliyordu. İnsanların e-mail adreslerini haksız yere ve sadece egonuzu tatmin etmek için mail bobardımanına tutarsanız, “spam” diye bu davranışa deniliyordu. Ticari reklam ve tanıtım iletileri hiçbir yerde ve hiçbir zaman “spam” statüsünde değerlendirilmiyordu, değerlendirilemezdi de... Ama bizim içimizdeki kimi az gelişmişler ingilizce’den ödünç aldıkları bir kelime ile, bu kelimenin ifade ettiği anlamı, kullanmak istedikleri anlamla takas ederek, başaramadıklarını ve bu kafayla da hiçbir zaman başaramayacakları önemli işleri başaran insanları ilzam ediyorlardı.

[4] Oysa her gün para vererek aldıkları gazetelerin yaklaşı 1/3’ünü, kimisinde 2/3’ünü kaplayan gazete reklamları, evlerinde izlemek zorunda bırakıldıkları TV reklamları, apartman kapılarının girişinde özel posta kutularına bırakılan el ilanları, broşürler ve tanıtım metinleri de insiyatifleri dışındaydı. Ama bunlara alışmışlardı, alıştırılmışlardı, o yüzden de öfke duymuyorlar, tepki göstermiyorlardı. Elektronik reklama alışacakları zamana kadar da tepki gösterecekler, alıştıktan sonra kanıksayacaklardı; ama bu arada zaman geçecekti.

[5] Bu ifademle, Türkiye’de Atatürk’çü kesimin bu kelimeyi kullanarak suçlamak istediği, İslami eğilime sahip çevreleri kastetmiyorum.
_________________
Muhammed Fatih Ergün
www.mfe.name
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger
www.turkiyespot.com ucuz hosting
www.turkiyespot.com ucuz hosting





MesajTarih: Prş Hzr 26, 2008 8:35 pm    Mesaj konusu: Advertisement Links

www.turkiyespot.com iyi Hosting vps vds radyo iyi reseller, kaliteli hosting, kaliteli host, kaliteli vps, iyi vps

Başa dön
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    www.turkiyespot.com web sayfası kontrol panelleleri yardımlaşma forumları Forum Ana Sayfa -> KALEM-KELAM Tüm zamanlar GMT +2 Saat
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Türkçe Çeviri: phpBB Turkey & Erdem Çorapçıoğlu