www.turkiyespot.com web sayfası kontrol panelleleri yardımlaşma forumları Forum Ana Sayfa www.turkiyespot.com web sayfası kontrol panelleleri yardımlaşma forumları
ucuz hosting domain kontrol panelleri yardımlaşma forumları
 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

İslam'a Göre Zina Cezası ve Recm l M.F.E.

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    www.turkiyespot.com web sayfası kontrol panelleleri yardımlaşma forumları Forum Ana Sayfa -> KALEM-KELAM
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
M.F.E.



Kayıt: 25 Hzr 2008
Mesajlar: 80
Konum: Administrator

MesajTarih: Cum Hzr 27, 2008 3:14 pm    Mesaj konusu: İslam'a Göre Zina Cezası ve Recm l M.F.E. Alıntıyla Cevap Gönder

İSLAM’A GÖRE ZİNA CEZASI VE RECM
Muhammed Fatih Ergün

(1996, Sakarya)


İSLAM'A GÖRE ZİNA CEZASI
Kur'an Bize ne Diyor?
Ayetlerden İşaretler ve Hükümler

SÜNNET'TE RECM OLAYI
Recm İle İlgili Rivayetlerin Sıhhati
Tevrat Kitab'ında Recm Cezası Vardı ve Rasulullah (s) Yahudilere Recmi Uygulamıştı
Rasulullah (s)'ın Müslümanlara Uyguladığı Recm Cezası
Rasulullah (s) Recm Cezasını Ne Zaman Uyguladı?

RECM OLAYI ETRAFINDA
"Recm" Kelimesinin Anlamı Recm Ayeti (mi)?
Bu Ayet (!) Etrafında Sorularımız Recm Cezası Kur'an'ın Açık Nasslarına Aykırı Değil mi?
İslam Tarihindeki Fırkaların Recm Cezasına Yaklaşımları Kur'an'ın İçermediği Bir Şeyi Kur'ana İlave Etmenin Hükmü

SONUÇLAR

DİPNOTLAR


Bütün övgüler alemlerin Rabb'i olan Allah (cc) içindir. Ancak O'na kulluk eder ve O'ndan yardım dileriz. Allah (cc)'ın seçtiği ve gönderdiği tüm Elçi'lere salat ve selam olsun. O Elçi'lerin çağrılarını dinleyerek ilahi mesaja kulak veren ve hidayete uyan tüm Müslümanlar'ın ölüsüne de dirisine de selam olsun.

Şeytan'dan ve dostlarından, ayrıca hasedçilerin ve anlayışsızların şerrinden Allah (cc)'a sığınıyor, Allah (cc)'tan yardım istiyor, hidayeti hak edenlere hidayet edip sonra da ayaklarını hidayet üzere sabit kılması için Yüce Rabb'ime yalvararak sözlerime başlıyorum. Allah (cc)'a hamd ederim. O hakkı batıldan ayıran Kitab'ı indirdi ve onun ayetlerini mü'minler için bir şifa ve rahmet (17/82), muttakiler için bir hidayet (2/2) kıldı. Son Nebi Muhammed (s)'e ve Allah (cc)'ın gönderdiği tüm Elçi'lere salat ve selam ederim. Ki O şahid, müjdeci ve korkutucu olmak sıfatları ile (48/Cool alemlere rahmet olarak (21/107) Allah (cc) tarafından gönderildi. O'nun ailesinden, ashabından, ve güzellikle onlara uyanlardan Allah (cc) kıyamete kadar razı olsun.

BİR / İSLAM'A GÖRE ZİNA CEZASI

1) Kur'an Bize Ne Diyor?

Kur'an insanlar için bir hidayet, doğru ile eğriyi birbirinden ayırıp açıklayan bir rehberdir (2/185). Allah (cc)'ın ayetlerini ve bu ayetlerdeki incelikleri sadece Allah (cc)'tan gereği gibi korkanlar -ki onlar için Allah (cc) hakkı batıldan ayıran bir furkan kılar- (8/29), akıl sahibi olanlar (3/7), kalbi olanlar ya da şahid olarak kulak verenler (50/37) düşünüp anlayacaklardır. Kafirlere gelince, onlar Kur'an'ı anlayamazlar (17/46, 18/57) ve Kur'an onlar için bir hasrettir (69/50); zalimlerin ise ancak husranını arttıracaktır (17/82).

Allahu Teala Kitabı'nda 24. Sure'nin ilk ayetlerine şöyle başlar:
"Bu indirdiğimiz ve (içerisindeki hükümleri) farz kıldığımız bir suredir. Bu surenin içerisinde apaçık ayetler indirdik, umulur ki düşünüp öğüt alırsınız." (24/1) "Zina eden kadın ve zina eden erkeğin herbirine yüz değnek vurun. Eğer Allah (cc)'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, Allah (cc)'ın dini konusunda sizi o ikisi için hiçbir acıma hissi tutmasın. Mü'minlerden bir grup da onların cezasına şahid olsun." (24/2)

2) Ayetlerden İşaretler ve Hükümler:

Yukarıda Arabi metnini ve Türkçe mealini vermiş olduğumuz ayetlerden anladıklarımızı, yakalayabildiğimiz hikmetleri, istinbat edebildiğimiz hükümleri hiçbir mezhebin ve beşeri düşünce ekolünün etkisi altında olmadan ve kalmadan, ancak "kim olursa olsun ve nereden gelirse gelsin, hakkı gördüğümüz / bulduğumuz yerde almak" kaidesini ve değişmez şiarımızı da elden bırakmadan açıklamaya gayret edeceğiz. Yardım Allah (cc)'tandır.

1. Kur'an-ı Kerim'in içerisindeki tüm sureler, Yüce Allah (cc)'ın indirdiği ve içerisindeki hükümleri kullarına farz kıldığı sureler olmalarına rağmen, bu surenin ilk ayeti özellikle ve öncelikle: "Bu indirdiğimiz ve (içerisindeki hükümleri) farz kıldığımız bir suredir." (24/1) şeklinde özel bir vurgu ile başlamıştır. Tüm sureler Allah (cc)'ın indirdiği ve içerisindeki hükümleri kullarına farz kıldığı sureler olmalarına rağmen neden Yüce Allah (cc) sadece bu surenin ilk ayetinde böyle özel bir vurgu yapmıştır? Buradaki incelik gerçekten düşünülmeye değer değil midir?

2. Yüce Allah (cc)'ın apaçık olan bu ayetleri indirmedeki gayesi insanların bu ayetleri düşünüp öğüt almalarıdır. Kur'an ayetlerinin anlaşılamayacağını savunan, Kur'an'ı anlamadığı bir dille okuyan, okuduğu ayetler üzerinde tefekkür etmeyen, ayetleri okuduğu ya da okumadığı halde Allah (cc)'ın açık ayetlerinin önüne Allah (cc)'tan başkalarının söz, görüş ve düşüncelerini geçiren kimseler İslam'ın temel ve genel mantalitesini yakalayamamış kimselerdir. Allah (cc)'ın kulları için bir hayat nizamı, düsturlar manzumesi olarak indirmiş olduğu Kutabı'nın indiriliş gayesini idrak edememiş kimselerdir.

3. Yüce Allah (cc) detaylı olarak (mufassal) indirdiğini bize bildirdiği (11/1) Kitab'ının bir ayetinde, zina eden erkek ve kadına dünya hayatında verilecek cezayı karara bağlamıştır: Zina eden erkek ve kadının her birine yüzer değnek (celde) vurulacaktır (24/2).

4. İlgili ayette bu cezanın muhatabı olan zina suçlusu kimselerin özel durumları gözönünde bulundurularak evli ya da bekar olmaları gibi bir istisna getirilmemiştir. Ayette geçen: "Zina eden kadın ve zina eden erkek" (24/2) ifadeleri evli olan suçluları da, bekar olan suçluları da kapsamına ve zikr edilen cezanın uygulama alanı içerisine almaktadır. Bu emirde zina suçluları için evli ya da bekar oluşları gibi bir ayırım ve istisna yapılmadığı ve Kur'an'ın başka ayetlerinde de böyle bir ayrım ve istisna -bildiğimiz kadarı ile- mevcut olmadığı için ister evli olsun, ister bekar olsun, ister zengin ister fakir olsun, zina suçunu işleyen ve bu suçu işlediği dört şahidin şehadeti (4/15; 24/4) ya da lanetleşme (24/6-7-8-9) veya suçluların kendi itirafları ile sabit olan kadın ve erkeğin herbirine aynı ceza uygulanacaktır, yani yüz değnek (celde) vurulacaktır. Bu kelime sıkıntısı çekmeyen (31/27), en iyi yasa koyucu (5/50), unutkan olmayan (19/64), ve Kur'an'ı ayrıntılı olarak indiren (11/1) Yüce Allah (cc)'ın kesin ve değişmez bir hükmüdür. İkna olan bir kavim için Allah (cc)'tan daha iyi hüküm veren kim vardır? (5/50). Ancak ilerleyen sayfalarda, "Sünnette Recm" konusunu işlerken görüleceği gibi, İslam toplumunda işlenen suçun boyutları, getirdikleri ve götürdükleri farklılaştığında suçlulara (ayetin inişinden sonra ayette geçen hüküm uygulanmakla birlikte, ayrıca) farklı cezalar da uygulanabilecektir. Bu uygulama ise, İslam toplumunun imamı durumundaki kişinin kendi nefsini öne çıkarmadan, maslahat ve mefsedetleri gözeterek uygulayacağı farklı ceza biçimleri olabilecektir. Ayrıca uygulanan ceza suçluların tabi oldukları şeriatların o suç hakkındaki ceza emrine göre de belirlenebilecektir.

5. Kimileri tarafından ısrarla bu ayetin (24/2) mücmel olduğu ve Sünnet ile ayrıntılandırıldığı görüşü savunulmaktadır. Rasulullah (s)'ın Sünnet'inin Kur'an'ın bazı ayetlerini açıkladığı ve tefsir ettiği bilinen bir gerçektir ve bunu redd etmek mümkün değildir. Ne var ki, bu ayetten bir önceki ayette (24/1) -ki bu ayet surenin ilk ayetidir- surenin içerisindeki tüm ayetlerin -ki buradaki ayet (24/2) için bir istisna da sözkonusu değildir-"Apaçık Ayetler" olduğu bize haber verilmiş ve öğüt almamız gerektiği de hatırlatılmıştır. Dolayısıyla ayet oldukça açık ve anlaşılır olduğundan bu ayetin ayrıca Sünnet ile ayrıntılandırılmaya ve açıklanmaya ihtiyacı yoktur.

6. Bu ceza uygulanırken zina suçlusu olan kimselere karşı mü'minleri hiçbir acıma hissi tutmayacaktır. Yüce Allah (cc) bu hükmü ile, "Allah (cc)'a ve ahiret gününe iman" konusu arasında çok sıkı bir ilgi kurmuştur. Ki ancak Allah (cc)'a ve ahiret gününe gerçekten iman eden kimseler, böylesi bir suçtan sabıkalı bulunan insanlara karşı acıma duygusuna kapılmazlar ve gereği gibi Allah (cc)'ın hükmünün tatbik edilmesini isterler. Çünkü uygulanan hüküm Allah (cc)'ın dinine aittir ve Allah (cc)'ın böylesi bir suçun sabıkalılarına uygun (reva) gördüğü bir hükümdür. Allah (cc)'ın mücrim saydığı insanlara layık gördüğü cezalar konusunda duygusal davranan kimseler, Allah (cc)'a ve ahiret gününe ne kadar iman ettikleri konusunda kendilerini sorgulamalıdırlar.

7. Mü'minlerden bir topluluk zina suçundan sabıkalı bulunan kimselere uygulanacak olan değnek (celde) cezasının infazına şahid olacaklardır. Yani ceza, gerek suçlu ve gerekse toplumun diğer ferdleri için caydırıcılık boyutu da taşıması için aleni olarak infaz edilecektir.

8. Yüce Allah (cc)'ın "indirdiğini ve (içerisindeki hükümleri) farz kıldığını" belirttiği (24/1) bu surenin zina cezası ile ilgili olarak gelen (24/2) ayetini gerek tilavet ve gerekse hüküm açısından yürürlükten kaldıran (nesh) bir başka ayet Kur'an'da bildiğimiz kadarı ile mevcut değildir. Zaten Kur'an'ın içerisinde bu anlamda bir nesh çeşidinden söz etmek de oldukça zordur, bu da ayrı bir inceleme ve çalışma konusudur.

İKİ / SÜNNETTE RECM OLAYI

Bize kadar çeşitli sıhhat ölçüleri ile ve farklı varyantlardan gelen haberlerden tesbit edebildiğimiz kadarı ile Rasulullah (s) risalet döneminde çeşitli kimselere recm cezasını uygulamıştır. Farklı rivayetlerde ya da bu rivayetlerin eksik, hatalı, bütünden kopuk, varid oluş gayesinden uzak anlayış ve anlatımlarında zina suçunun bir cezası olarak bize sunulan recm olayını Rasulullah (s)'ın hiçbir zaman uygulamadığını iddia etmenin ve biraz da çağdaş dünya karşısında komplekse kapılarak humanist yaklaşımlarla bu rivayetleri toptan redd etmenin bizce hiçbir anlamı ve ilmi özelliği yoktur. Ancak bizim için şunlar gereklidir:

a) Rasulullah (s)'ın uyguladığı rivayet edilen recm cezaları ile ilgili rivayetlerin sıhhat tesbitlerinin yapılması.

b) Rasulullah (s)'ın recm cezalarını kimlere uyguladığının iyi bilinmesi.

c) Rasulullah (s)'ın recm cezalarını hangi suçlardan ötürü uyguladığının bilinmesi.

d) Rasulullah (s)'ın recm cezalarını ne zaman uyguladığının doğru tesbiti.

1) Recm İle İlgili Rivayetlerin Sıhhati:

İmam Şafi (rh) recm cezaları ile ilgili haberlerin ve rivayetlerin "Haber-i Ahad" olduğunu söylemektedir. (1) Bilindiği gibi, "Haber-i Ahad" durumundaki rivayetler zanni bilgi ifade eder; kesin (yakin) bilgi ifade etmezler, çünkü şübhe vardır. (2) Bu konu ile ilgili olarak Allahu Teala (cc)'nın: "Muhakkak ki zann haktan hiçbir şey ifade etmez" (53/2Cool ayetini hatırlamak yararlı olacaktır. Böylesi şübheli haberlerin iman konularında delil olabileceğini söyleyenler varsa da, ameli konularda bile delil olup-olamayacağını tartışanlar da vardır ve ilmi ahlaka riayet edildiği sürece biz böylesi tartışmaların faydalı olacağını düşünüyoruz.

2) Tevrat Kitab'ında Recm Cezası Vardı ve Rasulullah (s) Yahudilere Recmi Uygulamıştı:

Müslümanlar arasında tartışılan recm ayeti (!)'nin Tevrat kitabında olduğu söylenmektedir. (3) Ancak bu ayet (!) Kur'an'da okunmamıştır. Yahudiler her ne kadar bu ayeti Rasulullah (s)'tan saklamak istemişlerse de sonradan tarihte var olduğu söylenen bu ayetten haberi alan sahabiden İbn Selam'ın yanlarında olduğunu anlayınca: "Ya Muhammed! Abdullah ibn Selam doğru söylemiştir. Tevrat'ta gerçekten recm ayeti vardır" diye itiraflarda bulunmak zorunda kalmışlardır. (4) Medine Sözleşmesi'nin yahudilerle ilgili olan ikinci bölümünde şöyle bir madde yer almaktaydı: "Bu sahifede gösterilen kimseler arasında zuhurundan korkulan bütün öldürme yahut anlaşmazlık olayları Rasulullah Muhammed (s)'e götürülecektir. Allah (cc) bu sahifedeki hükümleri koruyan ve titizlikle riayet edenler üzerindedir." (5) Sözleşme metninde açıkça görüldüğü gibi, hall edilemeyen ihtilaflı meselelerin Rasulullah Muhammed (s)'e götürülmesi şartı getirilmekte, dolayısıyla bu O'nun vereceği hükme kayıtsız-şartsız razı olma anlamına gelmekteydi. Bu açık hükme istinaden kendisine getirilen birçok davada Rasulullah (s) Tevrat Kitabı içerisindeki ahkam ile hükm etmişti. Kureyza oğulları ile Nadir oğulları arasında gerçekleşen cinayet davası da bunun bir örneğidir. Yine bu konudaki en meşhur rivayetlerden biri, Rasullah (s)'ın Tevrat Kitab'ındaki recm cezası ile hükm ettiği bir zina davasıdır. Önce bu konu ile ilgili ayrıntılı rivayetlere bir göz atalım:

RİVAYET 1) Yahudi bilginleri Beytu'l-Midras'ta toplandı. Onlardan evli bir erkekle evli bir kadın zina etmişlerdi. Dediler ki: "Bu adamı ve kadını Muhammed (s)'e götürün ve onlar için vereceği hükmü sorun, sonra da infaz edersiniz. Eğer vereceği hüküm, sizin hükmünüz olan tecbih (sicimden bir kamçı ile kamçılamak) ve tahmim (yüzlerini siyaha boyayıp eşek üzerine sırt sırta bindirilerek dolaştırılmak) cezasının aynısı olursa ona tabi olun ve kendisini tasdik edin; çünkü bu durumda o bir Kral'dır. Yok eğer recm hükmü verirse O Elçi'dir, dikkatli olun ve elinizdekini ona kaptırmaktan sakının. Geldiler ve dediler ki: "Ey Muhammed! Bu evli adam şu evli kadınla zina yaptı, onlara hak ettikleri cezayı vermen için seni hakem yaptık. Rasulullah (s) Beytu'l-Midras'a, yahudi din alimlerinin yanına geldi ve dedi ki: "Ey Yahudiler! Bana alimlerinizi gösterin" Abdullah bin Sura'yı gösterdiler. Rasulullah (s) onunla başbaşa kaldı. Abdullah bin Sura genç birisiydi. Rasulullah (s) meseleyi ona açtı ve dedi ki: "Ey İbn Sura! Allah (cc) aşkına ve İsrail oğulları katındaki Allah (cc)'ın sayılı günleri hurmetine doğruyu söyle, Allah (cc)'ın evli kimselerin zinası hakkında Tevrat Kitab'ında recm cezası ile hükm ettiğinden haberdar mısın?" Dedi ki: "Allah (cc) için evet, Vallahi ey Kasım'ın Babası! Onlar senin gönderilmiş bin Elçi olduğunu biliyorlar, lakin seni çekemiyorlar" Rasulullah (s) çıktı ve Ganem bin Malik mescidinin kapısında o iki suçlunun recm edilmesini emr etti. İbn Sura bundan sonra yine küfre döndü ve Rasulullah (s)'ın elçiliğini inkar etti. Bunun üzerine de (5/41) ayetinin nazil olduğu söylenir. (6) İbn Hişam'ın, Muslim'in ve başkalarının bu olay hakkında aktardığı rivayet, Rasulullah (s)'ın recm cezasını uygulamada Tevrat Kitab'ına dayandığını çok açık bir biçimde gözler önüne seriyor:

RİVAYET 2) "Yahudiler Allah Rasulü (s)'nü evli zani ve zaniye hakkında hakem olarak seçtiklerinde Rasulullah (s) Tevrat'ı getirtti ve onların en büyüklerine onu okuttu. Okuyan alim recm ayetini eliyle kapattı. Abdullah bin Selam hahamın eline vurdu ve dedi ki: "Recm ayeti işte, ey Allah (cc)'ın Nebi'si! Onu sana okumak istemiyor." Rasulullah (s) onlara: "Ey Yahudiler! Yazıklar olsun, size! Allah (cc)'ın hükmü elinizde iken, sizi onu terk etmeye iten sebeb nedir? dedi. Yahudiler de şöyle cevab verdiler: "Vallahi, bir zamanlar bizim aramızda onunla amel ediliyordu. Ta ki önde gelenlerimizden bir adam zina yaptı. Reisimiz onun recm edilmesini yasakladı. Sonra sıradan bir adam zina etti, reisimiz onun recm edilmesini emr etti. İnsanlar da karşı çıkarak dediler ki: "Vallahi, falan kişi de recm edilinceye kadar biz buna razı olamayız." Bu itiraz üzerine toplandılar ve "tecbiye" hükmünü uydurarak bu işi tatlıya bağladılar. Ve recm hükmünü kaldırdılar, onunla amel etmediler. Rasulullah (s) buyurdu ki "Ben Allah (cc)'ın emrini, O'nun Kitabı'nı ve o Kitab'la amel etmeyi diriltenlerin ilki olacağım." Sonra emr etti, zani ve zaniye mescidin kapısında recm edildiler." (7) Muslim (rh)'in bu konu ile ilgili rivayetinde, "Kim Allah (cc)'ın indirdikleri ile hükm etmezse işte onlar kafirlerdir... İşte onlar zalimlerdir... İşte onlar fasıklardır" (5/44-45-47) ayetlerinin bu olay üzerine indiği kayd edilir. (Cool Peki ya Rasulullah (s)'ın: "Ben Allah (cc)'ın emrini, O'nun Kitab'ını ve o Kitab'la amel etmeyi diriltenlerin ilki olacağım." (9) sözü ile kasd ettiği Tevrat'ın hükmü ne idi? Günümüzdeki resmi Tevrat nüshalarını incelediğimizde, onun ilk beş kitabının içerisinde pekçok yerde recm cezasını bulabiliyoruz: "Eğer bir adam başka bir adamın karısı ile zina ederken bulunursa, zina eden erkek ve kadın ölecekler... Erkeği taşla taşlayacaksınız ve ölecekler ve kötülüğü aranızdan kaldıracaksınız." (10) Recm cezası sadece Eski Ahid'de (Tevrat) değil, Yeni Ahid'de (İncil) de yer almaktaydı. Yuhanna İncil'inde şu hükümler geçer: "Yazıcılar ve Ferisiler zina halinde yakalanmış bir kadın getirdiler. Onu ortaya koyarak İsa'ya dediler ki: "Muallim! Bu kadın zina yaparken tutuldu. Bu gibilerin recm edilmesini Musa şeriatta bize emr etmiştir. Sen ne dersin?"... "İlk taşı günahsız olan atsın..." (11) Burada şu soru da gündeme gelmektedir: Eğer zina eden taraflar Yahudi olursa Allah Rasulü (s) onlara Tevrat kitabı ile hükm etmiş ve recm cezası uygulamıştır, bu kesin. Peki bu olayın ardından gerçekleşen ve ta-raflarının Müslüman olduğu bilinen en azından bir zina olayında da (Maiz el-Eslemi) recm cezasının uygulandığını kaynaklar bize nakl etmektedir. Bu durum nasıl izah edilecektir ve Rasulullah (s)'ın Müslümanlara da uyguladığı rivayet edilen recm cezalarının ma'kul, menkul ve meşru açıklamaları nasıl yapılacaktır?

3) Rasulullah (s)'ın Müslümanlara Uyguladığı Recm Cezası:

Bu konu çok hassas ve sahih sonuçlara varabilmek için üzerine dikkatle eğilinmesi gereken bir konudur. Bu konu incelenirken şunların yapılması zorunludur:

a) Cezanın illetinin, gayesinin ve onunla ilgili özel şartların iyi tahlil edilmesi

b) Medine'de recm cezasının uygulandığı zaman diliminin doğru tesbiti Birinci maddenin tahlil ve tahkiki için ünlü Maiz el-Eslemi olayını incelediğimizde, Maiz'in mücahidlerin geride bıraktıkları ailelerine nöbetçi (murabıt) olarak atandığını, O'nun ise kendisine emanet olarak bırakılan bir kadının iffetine tasallut ettiğini görüyoruz. Savaşa giden mücahidlerin arkada bıraktığı bir aileye tecavüz, Rasulullah (s)'ın: "Bana düşen (gözünü arkada bırakarak Allah (cc) yolunda savaşa giden gazilerin ailesine) böyle bir iş yapan bir adama, ancak başkalarına ibret olacak bir ceza vermemdi" (12) diye buyurması Maiz'in infaz sırasında kaçtığı haber verilince: "Keşke bıraksaydınız" demesi, gazilerin infazı lince dönştürecek kadar galeyana gelmesi gibi bilgiler de bize gösteriyor ki, olay sadece sıradan bir zina hadisesi değildir ve olayın kendisine özgü bir takım özel boyutları vardır. Maiz'e verilen ceza da sıradan bir zina suçunun cezası değil, işlediği fesad suçunun cezasıdır (5/33).

Bu ceza uygulamasının şekli konusunda da Rasulullah (s) o günkü toplumda bir elçi, bir imam ve bir devlet başkanı olması statüsü ile başka ayetlerden istinbat ederek kendi kişisel içtihadi insiyatiflerini kullanmıştır. Eğer uygulama Rasulullah (s)'ın kendi kişisel içtihadi insiyatiflerine değil de Allah (cc)'ın vahyine dayanmış olsa idi, Maiz'in taşlanmak-tan kaçtığı sırada: "Keşke bıraksaydınız" demesi mümkün müydü? Yine aynı şekilde Rasulullah (s) bu metodla kimi zina suçlularına hadd sonrası sürgün cezası da uygulamıştı. Daha sonraları dördüncü raşid halife mü'minlerin emiri Ali (r)'nin de hilafeti döneminde de böyle bir uygulamaya tanık oluyoruz. İkinci maddenin tahlil ve tahkikine gelince...

4) Rasulullah (s) Recm Cezasını Ne Zaman Uyguladı?

Bu soru sadece günümüzde değil, daha sahabe ve tabiin dönemlerinde bile tartışılmış ve herhangi bir sonuca bağlanamamış bir sorudur.

Tabiin'den Ebu İshak Süleyman eş-Şeybani sahabeden Abdullah bin Ebi Evfa'ya sorar: "-Rasulullah recm cezası verdi mi?" "-Evet.! "-Nur Suresi indirildikten sonra mı, yoksa önce mi verdi?" "-Bilmiyorum. (13) Yine bir sahabiye soruyorlar: - "Bu recm cezası Nur Suresi indikten sonra mı, yoksa önce mi uygulanmış?" "-Bilmiyorum!" diye cevab veriyor. (14) Konuyu daha o dönemlerde tartıştıkları bu gibi haberlerle sabit olan sahabe ve tabiinin Rasulullah (s)'ın recm uygulamalarının zamanını öğrenmek istemeleri sıradan bir gayret değildi. Onlar nass'ların özünü ve hikmetini yakalamaya çalışıyorlar ve hakka varma metodundaki incelikleri çok iyi biliyorlardı. Rasulullah (s)'ın (24/2) ayetinin nüzülünden önceki recm cezası uygulamalarının kaynağı yukarıda nakl ettiğimiz Tevrat Kitab'ının içerisinde bulunan bir ayete mi dayanıyordu? Yahudilerin karakteristik özelliklerinden biri olan Tevrat ayetlerini örtme eylemleri üzerine söylemiş olduğu: "Ben Allah (cc)'ın emrini, O'nun Kitab'ını ve o Kitab'la amel etmeyi diriltenlerin ilki olacağım." (15) sözü de bunun bir delili olabilir miydi? Maiz'in cezasının infazı Uhud yıllarına rastlamaktadır. Bu tarihlerde henüz daha Nur Suresi (ve celde ayeti) nazil olmamıştır. Nur Suresi'nin inişi Hendek savaşı öncesine rastlar. Bu noktada Rasulullah (s) Maiz'e recm cezasını uygularken, geçmiş bir şeriatın henüz Kur'an'la nesh edilmemiş hak bir hükmü ile amel etmiştir, diyebiliriz. Rasulullah (s)'ın yahudilerden ayrı olarak Müslümanlar'dan zina yapanlara da recm cezası uyguladığı ile ilgili bize Maiz olayından başka da pekçok haberler mevsuk kaynaklar ve hadis tasnifatları arasında rivayet edilmektedir. "Gamidiye" adlı bir kadının kendi itirafı ve tezkiye edilmek istenmesi üzerine doğum ve çocuk bakımı için gerekli görülen belirli bir süre sonrasında Rasulullah (s) tarafından recm cezasına çarptırılması hadisesi gibi... Her ne kadar bu haberlerin sıhhati mütevatir düzeyde değilse de bunları hemen süpürgeci bir mantık ve üslubla redd etmek gerekmez. Bu rivayetlere konu olan ve zina cezası olarak uygulanan recm olaylarını da yukarıdaki ölçüler içerisinde değerlendirmek ve bu cezaları Rasulullah (s)'ın Nur Suresi'nin inişinden önce uyguladığına hükm etmek pek ala mümkündür, ta ki aksine (Rasulullah (s)'ın Nur Suresi (24/2) ayetinin inişinden sonra da recm cezasını uyguladığına dair) açık ve sahih bir karine bulununcaya kadar...

Sonraları ise Tevrat Kitab'ının içerisindeki recm cezası ile ilgili hükmü Hendek Savaşı öncesinde nazil olan (24/2) ayeti yürürlükten kaldırarak (2/106) bu konuda Kur'an en son sözü söylemişti: "Zina eden kadın ve zina eden erkeğin herbirine yüz değnek vurun. Eğer Allah (cc)'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, Allah (cc)'ın dini konusunda sizi o ikisi için hiçbir acıma hissi tutmasın. Mü'minlerden bir grup da onların cezasına şahid olsun." (24/2) Kur'an'ın bu konudaki hükmü inmezden önce, Tevrat Kitab'ı içerisindeki ayetle hükm eden Nebi (s), -eğer rivayet doğru ise- daha sonraları şöyle buyuracaktır: "Siz Tevrat ve İncil ile amel etmekle yükümlü değilsiniz. Ancak, onlara iman edip hakikatini Allah (cc)'a havale etmekle yükümlüsünüz." (16)

Bu konu ile ilgili İmam Şafi (rh)'ye atfen verilen görüşlerde de tartışılan değişik kanaat ve kişisel görüşlerle karşılaşıyoruz, diğerlerinde de... (17) Rasulullah (s) döneminde salt bir zina suçunun cezası olarak recm cezası uygulanmışsa bile, (24/2) ayetinin gelişinden sonra bu uygulamanın yapıldığına dair elimizde hiçbir ciddi delil ve veri bulunmamaktadır. Bir usul aliminin kaydına göre: "Recm cezası (24/2) ayetindeki "değnek" (celde) cezası ile nesh edilmiştir" denilebilir. (1Cool

ÜÇ / RECM OLAYI ETRAFINDA

1) Recm Kelimesinin Anlamı "Recm" kelimesinin taş atmak anlamına geldiğinde şübhe yoktur; fakat bu kelime aynı zamanda zann, tevehhüm, tahkir ve tard etme gibi anlamlara da gelir. "Recm" kelimesi Kur'an'da (18/22) ayetinde zann ve tahmin anlamında, (19/46) ayetinde kötüleme ve tahkir anlamında kullanılır. Bu ayetteki "Mutlaka seni recm edeceğim" kelimesi, "Seninle hoşuna gitmeyecek şekilde konuşacağım" şeklinde anlamlandırılır. İstiaze ve benzeri ayetlerde Şeytan için "Racim" denmesinin de "O'nun bütün iyiliklerden ve o yüce meclisteki müstesna makamlardan tard edilmiş (kovulmuş) olmasından ileri geldiği söylenir. (19) Bir araştırıcı diyor ki: "Ben recm konusunda herhangi bir sonuca varmadan önce şunları söylemek isterim. Ahbar'ın sözlerine değil, alimlerin sözlerine baktım ve recm cezasının küçük taşlar ile yapılması gerektiğini gör-düm. Öyleyse recm cezası, hadd ve idam niteliğinde değil, sadece ta'zir niteliğinde bir cezadır." (20)

2) Recm Ayeti (mi)? İslam tarihinde hem sünni ve hem de şia topluluğunun sahiblendiği bir ceza şeklidir, recm (taşla öldürme) cezası... Ne var ki, bu cezanın aslı saptırılmıştır. Rivayet edilen haberler apaçık ayetlerin neshi için yeterli olmayınca insanlar Kur'an'a ayetler ilave etmek istemişler ve bu konudaki tezlerini insanlara kabul ettirebilmek için de çareyi her zaman olduğu gibi isnadlarını insanlar tarafından kabul görmüş mümtaz şahsiyetlere ref'etmekte bulmuşlardır. İşte bunlardan bir tanesi de "Recm Ayeti (!)" iddiasıdır. Bu iddiaya göre, lafzı nesh edilen fakat hükmü baki kalan bir beyan varmış. (21) Bu haberi de mü'minlerin emiri Umer (r)'e atıf yaparak veriyorlar. Onların iddiasına göre güya Umer (r) bu cezanın Kur'an'da açıkça olmamasına rağmen hüküm bakımından bulunduğunu ve hükmünün geçerli olduğunu söylemiş; sonra da bu ayeti (!) Kur'an'a ilave etmek istemiş de insanlardan korkusu (çekinmesi) bu gayretine engel olmuş! Umer (r) gibi bir Müslüman'dan böyle ciddi bir konuda bu gibi bir tavır sadır olacağını düşünmek mümkün mü? O'nun Kur'an'da var olmayan birşeyi varmış gibi göstermesi düşünülebilir mi? Yaşamı boyunca insanların korkulu rü'yası olan Umer (r)'i böylesi bir korkaklıktan tenzih ediyoruz. Bu konu ile ilgili ayrıntılar ve konu etrafında rivayetin savunucularına yönelttiğimiz sorular inşaAllah (cc) aşağıda ayrıntıları ile birlikte gelecektir. İddia edilen bu ayet (!) lafzının mensuh olması sebebi ile mushafa girmediği, fakat hükmünün geçerli olduğu söylenmektedir. Bu iddialara katılmak zordur ama, ne ki bu ayet (!) İslam aleminde hala tartışılmaktadır. (22) "Tartışmalı İlmi Toplantılar" da bu ve benzeri konular konuşulur olmuştur. (23) Kur'an'da recm cezasının olduğunu söyleyen, fakat o recm cezasının Kur'an'ın neresinde olduğunu bile gösteremeyen kimi yazarlara bile hala rastlanmaktadır. (24) Bir yazar bu tartışmalara oldukça fazla kızarak: "Tehlikeli konulara el atmışlar ve Kur'an'da (haşa) eksiklik olduğunu iddia edecek kadar ileri gitmişler" der. (25) Kur'an'a girmemiş bir ayet olur mu? Bu konu ile ilgili sorularımız da inşaAllah (cc) aşağıda gelecektir. Bu ayet (!)'in subutu tartışmalıdır, oysa Kur'an ayetlerin subutu kesindir ve tartışılamaz. Mütevatir olan bir Kitab'a ait olduğu iddia edilen bir metnin, en azından mütevatir bir şarta haiz bulunması gerekir. Oysa bu rivayet böyle bir sıhhati haiz bulunmamaktadır. Elimizdeki Kur'an'da metni olmayan, fakat daha önce nazil olduğu ve sonradan da nesh edildiği iddia edilen Recm Ayeti (!)'nin metni şöyledir:

Mensuh bir ayet olduğu iddia edilen yukarıdaki metnin doğru meali şöyle: "İhtiyar bir erkek ve ihtiyar bir kadın zina ettikleri zaman her ikisini de Allah (cc)'tan bir ceza olması için recm edin (taşlayın). Allah (cc) Aziz ve Hakim'dir" (26)

Bu konu ile ilgili rivayetlerden bazıları şunlardır:

Ebu Umame b. Sehl teyzesinin şöyle söylediğini rivayet eder: "And olsun ki Rasulullah (s) bize "Eş-Şeyhu ve'ş-şeyhatu..." ayetini okumuştur." Zerr bin Hubeyş rivayet ediyor: "Ubeyy bin Kaab bana dedi ki: Şayet Ahzab Suresi nesh edilmeden önceki hali üzere kalsaydı, Bakara Suresi'ne denk olur ve biz de ondan recm ayetini okurduk." Ona recm ayetini metnini sordum da bana: "Eş-Şeyhu ve'ş-şeyhatu..." ayetini okuyuverdi" (27)

İbn Hibban Sahih adlı eserinde Ubeyy'den rivayetle der ki: "Ahzab Suresi uzunluk bakımından Nur Suresi'ne denkti, sonra ondan bazı ayetler nesh edildi." (2Cool İbn Salt'tan rivayet ediliyor. O dedi ki: "Zeyd bin Sabit ve Said bin el-As, mushafı yazarlarken, bu recm ayetine geldiler. Zeyd dedi ki: "Ben Rasulullah (s)'ın şöyle okuduğunu işittim: Bunun üzerine Umer (r) dedi ki: "Bu ayet inince Rasulullah (s)'a geldim ve "Onu yazayım mı?" diye sordum. O da bunu uygun görmedi." Umer (r) devam ederek dedi ki: "Görmez misin evlenmemiş bir ihtiyar zina etse değnek vurulur, evlenmiş bir genç zina etse recm olunur."

İmam Suyuti, bu ve buna benzer çeşitli rivayetleri senedleri ile birlikte zikr ettikten sonra bu ayetin hükmünün baki kalmasına rağmen, tilavetinin nesh edilmiş olmasının (nasıl oluyorsa bu) bizce anlamsız görülen sebeb (!) ve hikmetleri (!) sıralar. Bu ayetin (!) mevcudiyeti ile ilgili elimizdeki klasik kaynaklarda böyle çeşitli versiyonlarla pek çok rivayete rastlamak mümkündür. Ancak ne var ki bunlar Kur'an'ın korunmuşluğuna halel getireceği için ve metodoloji açısından da münasib görülmediğinden tahkik ehli kimselerce sağlıklı görülmemekte...

3) Bu Ayet (!) Etrafında Sorularımız:

Bu konu ile ilgili olarak recm ayeti(!)ni savunan zihniyetin paradoks ve açmazlarını gösterebilmek amacı ile okuyanları düşünmeye yöneltecek bazı sorular soracağız.

1) Öncelikle belirtmek gerekir ki, ayet olduğu söylenen bu ibare hiçbir şekilde Kur'an'ın belağatına uygun değildir ve metin olarak da Kur'an'ın içerisinden hiçbir ayete benzememektedir. Aksi isbatlanabilir mi?

2) Ayet olduğu iddia edilen bu ibarenin orjinal metninde geçen: "İhtiyar erkek ve ihtiyar kadın" demektir. Bu kelimelerin bir başka anlama gelmesi Arab dili açısından (filolojik olarak) mümkün değildir. Arab dilinde evli iken zina suçunu işlemiş kimselerin anlatımında evli, iffetli, başından evlilik geçtiği halde anlamında "el-Muhsan ve el-Muhsana" terimleri kullanılır. Öyleyse, Bu ibarenin mensuh bir ayet olduğunu söyleyen ve zina cezası olarak recmi uygulamayı savunurken "tilaveti mensuh hükmü baki dedikleri" bu ayeti (!) baz alan kimseler, nasıl oluyorda tezlerini dayandırdıkları ayet (!) erkek ya da kadın olarak zina suçu işlemiş kimseleri "ihtiyar olmakla" sınırlandırırken, genç oldukları halde evli iken zina yapan kimselere de aynı cezayı uyguluyabiliyorlar? Bu konuda karineleri nedir?

3) Eğer ayet olduğu iddia edilen bu ibare söylendiği gibi tilaveti nesh edilmiş, fakat hükmü baki bir ayet idiyse,

a) Tilaveti mensuh, hükmü baki bir nesh çeşidi caiz midir, bu konuda Kur'an ve Sünnet'ten ciddi ve tutarlı deliller nelerdir?

b) Tilaveti olmayan bir ayetin (!) hükmü Müslümanları bağlar mı? Eğer bağlarsa bunun ölçüsü nedir ve yine bu konuda Kur'an ve Sünnet'ten ciddi ve tutarlı deliller nelerdir?

c) Bir kimse tilaveti olmayan fakat başkalarının hükmünün var olduğunu iddia ettikleri bir ayeti (!) inkar etse ya da hükmü ile amel etmese o kişinin hükmü nedir? Ayrıca Kur'an ve Sünnet'ten bu konudaki açık deliliniz nedir? d) Allah (cc) "Bir ayeti nesh eder veya unutturursa onun gibisini veya ondan daha hayırlısını getireceğini" bize bildirmektedir (2/106).

Eğer Yüce Allah (cc) bu ayeti (!) nesh etmişse,

a) Bu ayete (!) benzer ya da daha hayırlı olarak getirilen nasih ayet Kur'an'da hangisidir?

b) Bildiğimiz kadarı ile bu konu ile ilgili en ayrıntılı ayet (24/2) ayetidir ve "değnek" (celde) cezasını teşri kılımıştır. Bu durumda recm iddiası askıda kalmıyor mu?

c) Neden Allah (cc)'ın nesh ettiğini iddia ettikten sonra benzerini ya da daha hayırlısını getirdiği bir nasih bir ayetin (24/2) hükmünü uygulamıyorda mensuh ayeti uyguluyorsunuz? Bu sizin için ciddi bir çelişki değil midir?

d) Bu ayet (!) nesh edilmeden önce hangi surenin içerisindeydi? Kimileri bu ayetin (!) Ahzab Suresi'nin içerisinde olduğunu, kimileri de Nur Suresi'nin içerisinde olduğunu iddia etmektedir. Kur'an'ın tertibi Rasulullah (s) tarafından yapıldığına göre bu durum ayet olduğu söylenen rivayeti şübheli kılmak için yetmez mi?

e) Bu ayetin (!) Rasulullah (s)'ın sağlığında iken nazil olduğu ve mushafta yazıldığı, Rasulullah (s)'ın vefatından sonra ise Aişe (r)'nin odasına giren bir keçinin yatağın altında bulunan Kur'an sayfaları arasından bir keçinin yediği ve böylece ayetin (!) nesh edildiği söyleniyor. (29)

Bu rivayeti sahih kabul eden kimselere de şu soruları yöneltiyoruz:

aa) Rasulullah (s)'ın vefatından önce tamamlanmış (5/3) ve korunmuş (15/9) bir Kitab'ın ayetleri, nasıl olur da Rasulullah (s)'ın vefatından sonra nesh olunur?

bb) Eğer rivayet sahih kabul edilip de Kur'an'ın eksik olduğu söylenecekse -ki bu iddia edilemez belki ama, sonuç o noktaya geliyor- o halde İslam'ın ikmali (5/3) ve Kur'an'ın korunmuşluk durumu (15/9) olacak?

cc) Kur'an'ın toplanması esnasında bu ayet (!) Kur'an'a katılmadığına ve şu an da elimizde bulunan mushafların iki kapağı arasında böyle bir ayet olmadığına göre elimizde bulunan Kur'an eksik mi?

dd) Bu rivayeti sahih kabul ederek bu ibarenin Kur'an'a katılmamış bir ayet (!) olduğunu savunanlar nasıl oluyor da aynı zamanda (15/9) ayeti gereği Kur'an'ın korunduğunu da iddia edebiliyorlar?

ee) İbn Salt'ın rivayetinden Umer (r)'in Rasulullah (s)'a gelerek "Bu ayeti yazayım mı?" dediğini, Rasulullah (s)'ın ise bunu uygun görmediğini öğreniyoruz. Eğer bu rivayet sahih ise, bu soruyu soran da bizzat Umer (r)'in kendisi olduğuna göre, Rasulullah (s) ta bunu uygun görmediğini bizzat Umer (r)'e söylediği halde nasıl oluyor da daha sonra Umer (r) bu ayeti Kur'an'a katmak istiyor?

ff) Bu ayet (!), keçi tarafından yendikten sonra mı nesh oldu, yoksa Allah (cc) bu ayeti (!) nesh ettikten sonra mı keçi bu ayetin (!) yazılı bulunduğu sahifeleri yedi?

Batıl Bir Yaklaşım:

Hadisler ve rivayetler arasındaki ihtilafları ve çelişkileri çözme konusunda ifrat ve asl'a çok uzak yaklaşımları ile bilinen ibn Kuteybe keçinin yediği iddia edilen ayet (!) ile ilgili olarak "Keçi mübarek bir hayvandır" der ve akabinde koyunun, keçinin ma'rifetlerini, becerilerini sayar. Hatta konuyu daha da genişleterek şunları söyler: "Ad ve Semud kavimlerini ortadan kaldıran Allah (cc) bir ayetini keçiye yedirerek kaldıramaz mı?" Bu yaklaşımın ne denli sağlıksız ve tartışmaya değmez bir yaklaşım olduğu ortada..

f) Umer (r)'den rivayet edilen bir haber var. Değişik kaynaklarda küçük sözel farklılıklarla zikr edilen tüm rivayetlerin bir araya getirilmiş şekli şöyle: Umer (r) diyor ki (güya): "Muhakkak ki Allah (cc) Muhammed (s)'i Hakk ile gönderdi ve Kitab'ı ona indirdi. Recm ayeti de ona indirilmiş olan ayetlerdendi. Bu ayet indi, Rasulullah (s) bize onu okudu, biz de onu öğrendik, okuduk, ezberledik. Rasulullah (s) recmi uyguladı ve biz de uyguladık. Ben korkuyorum ki, uzun bir zaman geçecek ve insanlardan birisi şöyle söyleyecek: "Biz Allah (cc)'ın Kitab'ında recmi bulamadık!" Böylece de Allah (cc)'ın Kitab'ında indirmiş olduğu bir farzı terk ederek sapıtacaklar. Dikkat edin, gözünüzü açın!... Recm cezası evlenmiş erkek ve kadınlardan zina yapan kimseler üzerine -delil sabit olunca, gebe kalınca veya itiraf etmek şartı ile- haktır. Vallahi, insanların Umer Allah (cc)'ın Kitab'ına ilave yapıyor demelerinden endişe etmeseydim bu ayeti Kur'an'a ilave ederdim" (30)

Bu rivayeti sahih kabul eden kimselere şu soruları sormak gerekli:

a) Umer (r)'e şu sözler isnad ediliyor: "Muhakkak ki Allah (cc) Muhammed (s)'i Hakk ile gönderdi ve Kitab'ı ona indirdi. Recm ayeti de ona indirilmiş olan ayetlerdendi. Bu ayet indi, Rasulullah (s) bize onu okudu, biz de onu öğrendik, okuduk, ezberledik. Rasulullah (s) recmi uyguladı ve biz de uyguladık..." Öyleyse bu ayet (!) mushafın neresinde?

b) Yine Umer (r)'e şu sözler isnad ediliyor: "... Ben korkuyorum ki, uzun bir zaman geçecek ve insanlardan birisi şöyle söyleyecek: "Biz Allah (cc)'ın Kitab'ında recmi bulamadık!" Böylece de Allah (cc)'ın Kitab'ında indirmiş olduğu bir farzı terk ederek sapıtacaklar..." Bu haber gaybı bilme iddiasında bulunmak değil midir ? Allah (cc)'tan başkası gaybı bilir mi? Gaybı bilme iddiasında bulunmak şirk değil midir? Umer (r) böyle açık bir konuda şirk koşar mı? Bu beyan, Umer (r)'e ait bir söz değil de, Umer (r)'in döneminden sonra gelen hariciler ve benzeri fırkaların zuhurunda, onların Kur'an'da bulamadıkları için recm cezasını kabullenmemeleri karşısında, recmin Rasulullah (s) tarafından kime, ne zaman ve hangi şartlarda uygulandığını bilmeden klasik recm anlayışını savunan, ve recmi son şeriatta va'z olunmuş bir zina cezası gibi kabul eden tahkiki zayıf bazı kimseler tarafından söylenerek, yine bizzat onlar ya da başkaları tarafından Umer (r)'e atf' edilmiş ve Umer (r)'in ağzından söyletilmiş bir söz olabileceği ihtimali de sözkonusu olamaz mı? Tıpkı çeşitli olayların zuhurunda Rasulullah (s)'a atf edilen ve söylemediği halde Rasulullah (s)'ın ağzından nakl edilen mevzu hadis rivayetlerinde olduğu gibi

c) Yine Umer (r)'e şu sözler yakıştırılıyor: "... Vallahi, insanların Umer Allah (cc)'ın Kitab'ına ilave yapıyor demelerinden endişe etmeseydim bu ayeti Kur'an'a ilave ederdim..."En basit meselelerde pervasızca hareket eden, cesaret ve şecaati ile bilinen, Umer (r) Kur'an ayetlerinin tasnifi gibi ciddi bir meselede insanlardan mı korktu?

d) Akaid ve amel ile ilgili konularda, Allah (cc) için yapılması gereken bir ameli yaparken Allah (cc)'tan başkasının rızasını gözetmenin riya ve şirk olduğu gibi, Allah (cc) için yapılması gereken bir ameli Allah (cc)'tan başkasından çekinerek / korkarak terk etmek şirk değil mi? Umer (r) böyle bir şirki mi işledi?

e) Umer (r)†böylesi ciddi bir meselede insanlardan çekinmiş ise -ki biz buna Umer (r) genel hali ile tanıdığımız için ihtimal vermiyor ve Umer (r)'i böyle davranmaktan tenzih ediyoruz-, en azından "Onlar kınayıcının kınamasından korkmazlar" (5/54) şeklinde mü'minlerin vasıfları olarak Kur'an'da zikr edilen bir özelliği yitirmiş olmuyor mu?

f) Umer (r) Kur'an'dan olduğunu söylediği bu ayetin (!) Kur'an'a katımı uğrunda mücadele vermeli değil miydi? Mücadele ettiyse mücadele ettiği mevsuk kaynaklarla isbatlanabilir mi? Mücadele vermediyse Allah (cc) katında böylesi ciddi bir meseleye kayıtsız kaldığından dolayı sorgulanmaz mı?

g) Kur'an'ın toplanması esnasında bir kimsenin Rasulullah (s)'tan işittiği ve yanında bulunan ayeti ya da ayet nüshalarını ortaya koyması zorunlu bir ibadettir, farz'dır ve Allah (cc) için yapılması gereken bir şahidliğin ifa edilmesi anlamına gelir. Diyelim ki böyle bir ayet (!) vardı ve Umer (r) de bu şahidliği ifa etmek için yanında bulunan bu ayeti ortaya getirdi. Sonra ise yukarıda Umer (r)'in ağzından aktarılan beyana göre insanlardan çekinerek bu ayeti Kur'an'a ilave etmedi. Öyleyse Umer (r) Allah (cc) için yerine getirmesi gereken bir şehadeti gizlediğinden dolayı, "Allah (cc)'tan gelen şahidliği gizleyen kimseden daha zalim kim vardır?" (2/140) ve "Muhakkak o kimseler ki, insanlar için Kitab'ta açıkladığımız hidayet ve delillerden indirdiklerimizi gizliyorlar. İşte onlara Allah (cc) lanet ediyor ve lanet ediciler de lanet ediyorlar" (2/159) "Şahidliği gizlemeyin. Kim onu gizlerse o mutlaka kalbi günahkar olan bir kimsedir" (2/283) ayetlerinin hükmüne giren zalim, lanetli ve kalbi günahkar bir kimse olmaz mı? Mezkur rivayeti sahih kabul ederek bu ithamları Umer (r)'e yakıştırmak mümkün mü? hh) Zerkeşi el-Burhan adlı eserinde şu soruları soruyor: "Her şeyden önce bu söz Umer (r)'in kendisine hakaret değil midir? Eğer gerçekten bu haber doğru olmuş olsaydı, Umer (r) başkalarının kınamasından korkar mıydı?" (31)

h) Kayıtlar da şöyle bir habere rastlıyoruz: "Recm, Allah (cc)'ın Kitabı'nda okunanlardandı. Umer (r)'den rivayet edildiği gibi kulların kalblerinden bu ayetin tilavetinin hıfzı kaldırıldı" (32) Ancak mütevatir olmayan ve haber-i ahad durumunda olan bu rivayetin (33) Buhari'deki izahına göre, asıl ravisi Umer (r)'in kendisi değil, İbn Abbas (r)'tır. (34)

ı) Umer (r)'in bu ayeti (!) Kur'an'ın toplanması sırasında Kur'an'ı toplamakla görevli olan Zeyd bin Sabit (r)'e getirdiği rivayet edilmektedir. Umer (r) gibi şahidliği tereddütsüz kabul edilebilecek bir kimse, bu ayeti (!) getirdiği zaman niçin kabul görmemiştir?

i) Bu ayet (!) Kur'an'ın toplanması esnasında, bazı rivayetlerde aktarıldığı gibi, Umer (r)'in şahidliği kabul edilmediği için mi, yoksa keçi yediği için (35) mi Kur'an'a alınmadı?

j) Böyle bir ayet (!) var idiyse neden bunu Umer (r)'den başka diğer sahabiler bilmemektedir ve neden bu ayetin (!) Kur'an'a dahil edilmesini isteyen bir tek sahabe dahi çıkmamıştır? k) Konumuzun anlatımı içerisinde Recm Ayeti (!)'nin Kur'an'a yazılımı ile ilgili olarak zikr ettiğimiz ibn Salt rivayetinden Umer (r)'in bu ayeti (!) Kur'an'a yazmak ile ilgili sorusuna Rasulullah (s)'ın olumsuz cevab verdiğini öğreniyoruz.

Buna göre,

a) Bu ayet (!) eğer inmişse bile Rasulullah (s)'ın sağlığında nesh edildiği anlamına gelmiyor mu?

b) Eğer böyle ise bu ayetin (!) keçi tarafından yendikten sonra nesh edildiği ile ilgili rivayet ve iddia çürüğe çıkmış olmuyor mu?

c) Rasulullah (s)'ın sağlığında iken nesh edilen ve bizzat Rasulullah (s) tarafından Kur'an'a yazılımına izin verilmeyen bir ayet (!) ile bugün amel etmek caiz ve ma'kul mü?

d) Recm ayetinin Kur'an'da geçmeyişinin sebebinin bu ümmet için bir hafifletme ve kolaylık olduğu söylenmektedir. (39) Böyle olduğunu söyleyenlere şu sorular sorulabilir:

1) Nasıl bir hafifletme ki, sadece yazılımı yok ve uygulama olarak ayetin (!) muhatabları taşlanarak ölüm cezasına mahkum ediliyorlar?

2) Yine nasıl bir hafifletme ki, bu ayetin (!) tilaveti olmasa bile hükmünün mevcudiyetini (!) savunanlar tıpkı tilaveti olan muhkem bir ayetin hükmü ile amel ediyormuşcasına bu ayetin (!) hükmünün uygulanması konusunda oldukça bağnaz bir tavır takınabiliyorlar?

3) Bu ayetin (!) tilavetinin Kur'an'da bulunmayışının bir başka hikmeti (!) de şöyle açıklanmaktadır: "Recm cezası en şiddetli ve en ağır hadd hükümlerinden biridir. Böylesi bir suçun ve cezasının fazla dile dolanmaması gerekir. Bu yüzden Kur'an'da tilaveti yoktur" (40)

Bu tezi savunanlara da şu soruları sormakta fayda vardır:

a) Kur'an'da ®†“ÊȆ©† "Zina" kelimesi, tüm türevleri ile birlikte tam (9) defa geçmektedir. (41) Bu kelime Kur'an'da (9) defa geçerken dile dolanmış olmuyor da, sadece recm cezası ile ilgili olduğu iddia edilen ayetin (!) metninde geçtiği zaman mı fazlalık oluyor, dile dolanmış oluyor ve iştihar durumu ortaya çıkıyor?

b) Kur'an'da zina cezası olarak (24/2) ayeti indirilmiştir. Recm cezasını savunan kimseler ise bu ayetin hükmünü bekarlara tahsis etmekte ve evli iken zina eden kadın ve erkeğe recm cezasını öngörmektedirler. Bu ayette (24/2) zinadan ve zina cezasından açıkça, ima ve kinaye olmaksızın sözedilmiştir. Bu ayeti takib eden sonraki ayetler de zina ve zina ile ilgili hükümleri içermektedir. Allah (cc) bu hükümleri ve bu hükümlere konu olan suçları hiçbir şekilde setr etmeden hem lafız ve hem de anlam olarak indirmiştir. Bu ayetler Kur'an'da okunmaktadır, Kur'an'ın nüzülünden bu yana hafızlar tarafından ezberlenmektedir, kıyamete kadar da böyle olacaktır ve Müslümanlar tarafından okunacak, hükümleri ile de amel edilecektir. Ayrıca Kur'an bugün yeryüzünde pek çok çeşitli dillere de terceme edilmiştir. İnsanlar arasında bu ayetlerin hem lafızları ve hem de anlamları dolaşmakta, bilinmekte ve tebliğ edilmektedir. Konu ile ilgili fıkhi müzakereler yapılmaktadır. İlgili hükümler iniş tarihlerinden bu yana İslam tarihinde İslam'ın yürürlükte olduğu toplumlarda da uygulanmıştır. Öyleyse, neden bu hükümler lafız ve anlam olarak Kur'an'da yer aldı da, sadece recm ile ilgili ayetin tilaveti Kur'an'da yer almadı?Yoksa bekarlar zina yaptıklarına ayıp işlemiş olmuyorlar da evliler bu işi yaptığında mı ayıb etmiş oluyorlar?

c) Yine insanlar katında ayıp, Allah (cc) katında günah sayılan pek çok suç ve bu suçlara taalluk eden cezalar Kur'an'ın açık ayetleri arasında hem sözel ve hem de anlam bakımından yer almış bulunmaktadır. Zina suçu (17/32) ve zina cezası (24/2), adam öldürme suçu (4/92-93) ve kısas cezası (2/178-179), hırsızlık suçu (60/12) ve el kesme cezası (5/3Cool, homoseksüellik suçu (7/81; 27/55), bazı kişisel içtihadi çıkarımlara göre ayete delaleti kat'i olmamakla birlikte sevicilik (lezbiyenlik) suçu ve cezası (4/16), fesad suçu (2/27; 13/25) ve cezası (5/33) gibi. Bütün bu suçlar ve bu suçlara ilişkin cezaların zikri ayıp sayılmıyor, Kur'an'da açıkça yer alıyor ve tilavet ediliyor da sadece evli iken zina eden kimselerin işledikleri bu suçları ve bu suçlarına yönelik olan (!) recm cezasının zikri ve tilaveti mi ayıp sayılıyor?

d) Dahası suç bakımından zina eyleminden çok daha büyük bir suç olan şirk suçu ve yine cezası zina cezasından çok daha büyük olan şirk cezası Kur'an ayetleri arasında defalarca yer almışken, neden evli iken zina edenlerin eylemleri ve cezalarına ilişkin hükümlerin tilavetlerinin Kur'an'da yer alması daha ayıp sayılıyor? Evli iken zina yapmak, şirkten daha mı çirkin? Recm edilmek, ebedi cehennem ateşinde kalmaktan daha mı kötü? ee) Musa (s)'nın tebliğine muhatab olan haddini bilmez tağut Firavun'un yeryüzünde rabb'lık iddiasına ait söylediği "Ben sizin en yüce rabb'inizim" (79/24) sözünü bile Kur'an bize nakl etmiştir. Siz Allah (cc)'a karşı bundan daha saygısızca söylenebilecek bir başka çirkin söz daha biliyor musunuz? f) Yine Allah (cc) yahudilerin "Allah (cc)'ın eli bağlıdır" dediklerini (5/64), "Uzeyr Allah (cc)'ın oğludur" dediklerini (9/30), "Allah (cc) fakirdir, biz zenginiz" dediklerini (3/181), hristiyanların "Mesih Allah (cc)'ın oğludur" dediklerini (9/30), müşriklerin "Allah meleklerden kızlar seçti" dediklerini (17/40) ve müşriklerin bunu söylemeklikleri sebebi ile (sorumluluğu) ne büyük (ne ağır) bir söz söylemiş olduklarını aynı ayetin sonunda bize haber vermektedir (17/40). Zina, recm vb gibi kelimeler bu kafirlerin söylediği ve Allah (cc)'ın Kitabı'nda onlardan nakl ettiği bu söz-lerden daha mı ağır, daha mı çirkin?

Araştırmacı Ahmed Hasan şöyle der: "Recm ayeti (!) şayet iddia edildiği gibi gerçekten Kur'an metninin bir parçası olsaydı, Umer (r) mutlaka onun mushafa alınmasını isterdi ve bundan ötürü de Kur'an'a ilave yapmaktan korkmazdı." (36)

Bir başka yazar ise Recm Ayeti (!) hakkında şunları söylemektedir: "Recm ayeti (!) ile ilgili rivayetler, diğerleri gibi bir asl'a sahib değillerdir" (37)

Recm Ayeti (!) ile ilgili rivayetler hususunda pek çok müfessiri ilim yönünden kınayan Musa Carullah, Nur Suresi'nin bu konu ile ilgili ayetlerine tefsir yazarken şunları söyler: "İslam hukuku ve ahkamı yönünden hala hal kılınamamış bir ayetin tefsir kitablarında bulunması beni fikir çalkantılarına itti" (3Cool Ancak ne var ki, recm ile ilgili böylesi haberler pek çok yazarın kaynak kabul ettiği kitablarda yer almış; haber-i ahad da olsa, zayıf da görülse işlenmiş. İnsanlar da abur-cubur topladıkları rivayetleri vahiy gibi sahibleniyorlar.

4) Recm Cezası Kur'an'ın Açık Nasslarına Aykırı Değil mi?

Kur'an ayetlerini ve İslam'ın hükümlerini en güzel bir şekilde anlayabilmek için yapılması gereken ilk iş o konu ile ilgili Kur'an ayetlerinin tamamını bilmek ve ayetler arasında konu bütünlüğünü elde etmektir. Böyle yapılmazsa yanlış, bütünden kopuk ve sağlıksız sonuçlara gidilebilir. Ne yazık ki, hiçbir zaman Kur'an kadar kesin ve muhkem olmayan Kur'an dışı rivayetler Kur'an'dan öne alındığından; rivayetler, rivayetlerin illet, vurud ve ortamları gözetilmediğinden ve Kur'an ayetlerinin bütünlüğü korunmadığından dolayı zina cezası konusunda da sağlıksız sonuçlara gidilmiştir.

Oysa Kur'an zina cezası olarak recmi redd etmektedir. Allah (cc) cariyelere uygulanacak olan zina cezasını bize haber verirken şöyle buyurmaktadır: "(Evlendiklerinde cariyeler) eğer bir fuhuşla size gelirlerse onlara hür kadınlara verilen cezanın yarısı verilir." (4/25) Cariyelere uygulanacak olan zina suçunun cezası, ayetten anlaşıldığına göre hür kadınlara verilecek olan cezanın yarısıdır. Zina suçlusu hür kadınlara verilecek ceza savunulduğu gibi recm (taşlayarak öldürmek) ise, ölümün yarısı olmaz ki, cariyelere hür kadınlara verilecek cezanın yarısı verilsin. Ayette geçen "el-Muhsanat" kelimesi gerçekten ilginçtir. Bu kelime "Evli Kadınlar" anlamına gelmektedir. Zina cezası olarak recmi savunan kimseler evli veya başından bir evlilik geçmiş kadınların (ya da erkeklerin) zina suçu işlediklerinde recm edilmesi gerektiğini söylüyorlar. Allah (cc) ise zina suçlusu cariyelere uygulanacak cezanın bu durumda olan kadınların cezasının yarısı olduğunu söylüyor. Yani zina suçlusu hür kimselere yüz değnek, aynı suçu işlemiş cariyelere elli değnek. Ancak bir kelimeden hareketle (24/3) ayetinde geçe "el-Muhsanat" kelimesini yorumlarken kimileri bu kelimeden evli kadınların amaçlandığını savunanları tenkid eder. İbn Kuteybe der ki: " Bu ayette geçen: "el-Muhsanat" bekar hür kadınlardan başkası değildir." (42) O bu yaklaşımı ile de değnek cezasını sadece bekarlara tahsis etmek ister gibi. Oysa bir müfessirin de kendi tefsirinde belirtmiş olduğu gibi: "el-Muhsanat" kelimesi, evlenmiş iffetli kadına, bir de evlenmiş olsun olmasın mutlak iffetli, ırzı sağlam olan kimseye ıtlak olunur. Buna göre bu kelimenin kapsamına girebilmek için evlenmiş olmak şart değil, zinadan iffet şarttır. Bunun için burada geçen "el-Muhsanat" kelimesi yetişkin iffetli kızları da, iffetli hanımları da kapsar. (43)

İmam Şafi (rh) de bu ayeti (4/25) işlerken şöyle diyor: "Görülüyor ki, Rasulullah (s) Recm cezasını tatbik edin, buyurmuyor" (44)

Bir yazar: "Bu ceza İslam'a sokulan bir İsrailiyat'tır" der. (45)

Bu konu ile ilgili en net görüşlerden bir tanesi de 12. asrın ünlü hukukçusu İzz ed-Din ibn Abd es-Selam'a aittir. O eserinde İslam'da zina eden kişinin recm edilmesi cezası hakkında gerçek ve sahih bir mesned mevcut olmadığını beyan etmiştir. (46)

Süleyman Ateş tefsirinde şöyle diyor: "Kur'an-ı Kerim (24/2) ayeti ile dövme (celde) cezasını kabul etmiş, fakat recm cezasını kabul etmemiştir. Bu konuda evli ile bekar arasında da bir istisna yapmamıştır." (47)

Prof. Dr. Muhammed Hamidullah ise şöyle diyor: "Kısacası recm cezası, Kur'an'ın hükmü değildir. Eski Arab toplumunun yahudilikten sızma bir geleneğidir." Bu sözlerinden sonra yazar şu anekdotu veriyor: "Filan kimse haindir" diye bir tasvir yapılır ve Ukaz'da bir mızrak üzerine asılır, lanet edilir ve sonra taşa tutulurdu (recm edilirdi)." Bu anekdotu ile söz konusu geleneğe tenkiden işaret etmiş oluyor. Zamanımızda yaşayan insanların seviyeleri dikkate alınarak hazırlandığı iddia edilen bir eserde recm cezasının Kur'an'da olduğu tezi savunulmakta ... Recm cezasını te'yid etmek için (24/2) "celde" ayetinin meali verilirken, parantez içerisinde yersiz olarak bir "bekar" sözcüğü ilave ediliyor ve Kur'an metin olarak korunsa ve Kur'an'ın korunduğuna inanılsa bile tıpkı Ehl-i Kitab'ın kitablarını yaptığı gibi mana olarak tahrif ediliyor. (49)

5) İslam Tarihinde Fırkaların Recm Cezasına Yaklaşımları

İlk dönemden sonra ortaya çıkmaya başlayan ekollerden bazıları recm cezasını kabul etmemekte direnmişler ve "Kur'an-ı Kerim'de ancak celde cezası vardır, recm cezası yoktur" derlermiş. (50)

Haricilerin de aynı görüşte oldukları, recm cezası ile ilgili ayrıntılara şii kaynaklar arasında fazlaca rastlanmadığı, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de recm cezası gibi bir uygulamaya rastlanmadığı söylenir. (51)

İslam tarihinde recm cezasını kabul etmeyen grublar da çıkmıştır. Bunlar zinanın cezasının Kur'an'la belirlenen ceza (celde) olduğunu söylüyorlar, recmi redd ediyorlar ve cariyeler hakkında inen: "(Evlendiklerinde cariyeler) bir fuhuşla gelirlerse onlara hür kadınlara verilen cezanın yarısı verilir." (4/25) ayeti ile istidlal ederek; "Recm öldürmektir, ölüm ise bölünmez, o halde recm yoktur" diyorlardı. (52)

6) Kur'an'ın İçermediği Birşeyi Kur'an'a İlave Etmenin Hükmü

Yüce Allah (cc) kendi elleriyle yazdıklarını Kitab'ın hükümleri arasına kattıklarından dolayı Ehl-İ Kitab'ı kınamış ve onlar için "yazıklar olsun" temennilerinde bulunmuş, ahirette başlarına gelecekleri haber vermiş ve bu ümmeti de aynı duruma düşmemek için uyarmıştır (2/79). Onlar kendilerine Allah (cc) katından gelmiş bir hüccet olmadan konuşurlar ve Allah (cc)'a karşı bilmedikleri şeyleri söylerlerdi (2/80). Şeriat hükümlerini va'z etmek sadece Allah (cc)'a aittir (21/42), hüküm O'nundur (12/40), bir başkasında ayrıntı hükümler için bile olsa böyle bir yetki yoktur (16/26). Helal ve haram ile ilgili sınırları ancak Allah (cc) belirler (10/59), bu konuda ileri geri rastgele konuşan kimseler Allah (cc)'a iftira etmiş olurlar (16/112), Allah (cc)'ın hududunu aşmak yasaklanmıştır (2/186; 2/229), kim Allah (cc)'ın hududunu aşarsa işte onlar nefislerine zulm etmişlerdir (65/1) ve onlar zalimlerdir (2/229), ateşe gireceklerdir (4/14). Kur'an'dan olan bir şeyi inkar etmenin hükmü ile, Kur'an'dan olmayan bir şeyi Kur'an'a ilave etmenin arasında bir fark olmadığı da bilinmektedir. Öğüt ancak mü'minlere fayda verir (51/55) ve Allah (cc)'tan korkanlar içindir (69/4Cool

DÖRT / SONUÇLAR

1) Zina suçunun cezası aleni olarak uygulanması gereken değnek cezasıdır. (24/2)

2) Evli olsun, bekar olsun zina suçlusuna aynı ceza uygulanır, istisna yoktur. (24/2)

3) Recm cezası Kur'an'da yoktur, bu konudaki Kur'an dışı rivayetler batıldır.

4) Tevrat Kitab'ında recm cezasının bulunduğunu rivayetlerden anlıyoruz.

5) Fakat bu ceza son şeriatta (24/2) ayeti ile nesh edilmiştir. Böyle bir nesh çeşidi Kur'an'a göre (2/106) caizdir.

6) Rasulullah (s)'ın recm cezasın uyguladığını rivayetlerden öğreniyoruz.

7) Bu rivayetlerin hepsinin sıhhati sağlam, sabit ve aynı düzeyde değilse bile bunları toplu olarak konu bütünlüğü içerisinde değerlendirmekte fayda vardır, hepsinin toptan inkarı bize hiçbir şey kazandırmaz. Sadece slogancılık yapılmış olur.

Cool Rasulullah (s) recm cezasını Medine Sözleşmesi gereği Tevrat Kitab'ındaki ahkama dayanarak yahudilere uygulamıştır. (53)

9) Rasulullah (s) bu cezayı (24/2) ayetinin nazil olmasından önce zina suçlusu (Gamidiye) ve fesad suçlusu (Maiz el-Eslemi) Müslümanlara da uygulamıştır.

10) Maiz el-Eslemi'ye uygulanan recm cezası onun işlediği fesad suçunun cezasıdır ve toplumsal caydırıcılık boyutu vardır.

11) Söz konusu bu ceza devlet başkanı olan Rasulullah (s)'ın ilgili ayetlere dayanan (5/33 ve benzerleri) içtihadı ile olmuştur.

12) Bizce bu konu bu ölçüler içerisinde ve ilmi olarak değerlendirilmelidir. Her konuda olduğu gibi bu konuda da sloganlardan, ifrat ve tefrit yaklaşımlardan sakınmak gerekir, çünkü bu ümmet insanlar üzerine şahid olmaları için vasat bir ümmet olarak Kur'an'da tanımlanmıştır (2/143). Hiç kimsenin bu dengeyi gerek kendi özbenliğinde ve gerekse toplumda bozmaya hakkı yoktur. Böylesi bir gayrette fesad içerikli bir suç olacaktır, failleri Allah (cc) katında sorgulanacaklardır.

İsabet ettiğimiz doğrular Allah (cc)'a aittir ve O'nun dinine nisbet edilir. Hata ettiklerimiz ise, bizdendir ve nefsimize izafe edilir. Bizler ise ancak isabet ettiğimiz zaman Allah (cc)'a şükr eder ve isabet ettiğimiz konularda sabit kalmaya çalışırız; hata ettiğimiz zaman da hatamızda rucu ve tevbe ile Allah (cc)'tan bağışlanma dileriz. Dileğimiz Rabb'imizin bizi kendilerine nimet verdiği kimselerin yoluna iletmesi ve ayaklarımızı dosdoğru yol üzerinde sabit kılmasıdır. Rabb'imizin kızgınlığını üzerimize çekecek söz, davranış ve eylemlerden yine Rabb'imize sığınırız.

"Onların dualarının sonu: Hamd Alemlerin Rabb'i Allah (cc) içindir." (10/10 )


DİPNOTLAR

(1) Ebu Zehra, İmam Şafi, Sh: 187
(2) Ebu Zehra, İslam Hukuku Metodolojisi, Sh: 114
(3) Ebu Muhammed el-Makdisi, Umdetu'l-Ahkam, Çev: Mehmet Yılmaz, Ayhan Kalaycı, 1985 Baskı, Sh: 123
(4) Sahih-i buhari, Tecrid-i Sarih Tercemesi, Çeviren: Kamil Miras, 1971, Cilt: 9, Sh: 318
(5) Medine Sözleşmesi, Madde: 42
(6) İbn Hişam, 2/193-194; Bu rivayetin diğer varyantları için: Buhari, Tevhid: 51; Muslim, Hudud: 28; Tirmizi, Hudud: 10; İbn Mace, Hudud: 10
(7) İbn Hişam, 2/195-196; Muslim, Hudud: 6/28
(Cool Muslim, Hudud: 6/28
(9) İbn Hişam, 2/195-196; Muslim, Hudud: 6/28
(10) Tesniye, 22/22-24; Ayrıca bkz: Levililer, 19/20, 20/10-14, 21/9
(11) Yuhanna, 8/3-5-8
(12) Muslim, Hudud: 5 b.20
(13) Muslim, Hudud: 6/29; Buhari, Hudud: 21, 37
(14) Sahih-i Muslim, Çeviren: Mehmed Sofuoğlu, 1969 Baskı, Cilt: 5, Sahife:302; İslam Hukuku tarihi, M. e-Hudari, Çeviren: Haydar Hatiboğlu, 1974 Baskı, Sh: 13
(15) İbn Hişam, 2/195-196; Muslim, Hudud: 6/28
(16) Razi, Tefsir-i Kebir, 8/165
(17) İmam Şafi, Er-Risale: Sh: 98 ve 162
(1Cool İmam Şafi, M. Ebu Zehra, Sh: 193
(19) Mevlana Muhammed Ali, İslam dini, Sh: 132
(20) Temel Kaynaklardan Yararlanmada Yöntem, Prof. Dr. Hüseyin Hatemi, 1988 Baskı, Sh: 26
(21) Ahmet Gürkan, Kur'an'da Mensuh Ayetleri, Sh: 16
(22) Pezdevi, Ehl-i Sünnet Akaidi, Sh: 89
(23) İktibas Dergisi, Sayı 188, ağustos 1994 Sh: 27)
(24) Mazharuddin Sıddıki, Kur'an'da Tarih Kavramı, Çev: Süleyman Kalkan, Tarihsiz Baskı, Sh: 162
(25) Mahmud Ebu Reyye, Muhammedi Sünnetin Aydınlatılması, Çev: Muharrem Tan, 1988 Baskı, Sh: 279)
(26) Zerkeşi, el-Burhan fi Ulumi'l-Kur'an, Nasih ve Mensuh Babı, Cilt: 2; Suyuti el-İtkan: 2/32; Sabuni Ravaiuu'l-Beyan: 16104)
(27) Suyuti, el-İtkan: 2/32 Rivayetin isnadları da burada uzunca geçmektedir)
(2Cool Sabuni, Ravaiu'l-Beyan: 1/104
(29) İbn Mace, Nikah: 36/1944, Ahmed bin Hanbel, 5/131-132-183 ve 6/269
(30) Buhari, 93/21; Muslim, Hudud: 8/1431; Ebu Davud 41/1; Bu rivayeti Kütüb-ü Sitte sahibleri tahric etmiştir. Alusi tefsirinde nakl etmiştir. Sabuni, Ravaiu'l-Beyan: 2/250; Ayrıca bkz: El-İtkan, 2/34-35; 3/75-76)
(31) Zerkeşi, el-Burhan: 2/35
(32) Kur'an-ı Kerim Tarihi, Hamidullah, Sh: 56; Pezdevi, Ehl-i Sünnet Akaidi, Sh: 89
(33) Mukayeseli Mezhebler Hukuku, M. Mamhmud Şeltut, M. Ali Sayis, Çev: Dr. Said Şimşek, Tarihsiz, Sh: 97. İmam Şafi, Ebu Zehra, Sh: 87
(34) Sahih-i Buhari Tecridi Sarih Tercemesi, 1973, 2. Baskı, Cilt: 12, Sh: 410
(35) İbn Mace, Nikah: 36/1944; Ahmed bin Hanbel, 5/131, 132, 183, 6/269
(36) İslami Araştırmalar, Nisan 1987, Sh: 103
(37) Kelime Dergisi, Sayı:6, Haziran 1988, Sh: 98
(3Cool Uzun Günlerde Oruç, Musa Carullah, Sadeleştiren: Yusuf Uralgiray, 1975, Sh: 164
(39) Suyuti, el-İtkan fi Ulumi'l-Kur'an: 2/32-34
(40) Suyuti, el-İtkan fi Ulumi'l-Kur'an: 2/32-34
(41) Muhammed Fuad AbdulBaki, Mucemu'l-Mufehres Li Elfazi'l-Kur'an, Çağrı Yayınları, İstanbul, 1991 Baskı, Sh: 332,
(42) İbn Kuteybe, Hadis Müdafaası, Çev: M. Hayri Kırbaşoğlu, 1979 Baskı, Sh: 254
(43) ElmalılıMuhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili Tefsiri, Cild: 4, Sh: 3479
(44) İmam Şafi, Er-Risale, A. Muhammed Şakir, Tarihsiz, Sh: 98
(45) Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Kur'an'daki İslam, Sh: 608-609
(46) Prof. Dr. Fadlurrahman, İslamiyet ve İktisadi Adalet Meselesi, Çev: Doç. Dr. Yusuf Ziya Kavakçı, 1976 Baskı, Sh: 39
(47) Prof. Dr. Süleyman Ateş, Çağdaş Tefsiri, Cild: 6, Sh: 147
(4Cool Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, 1969 Baskı, Cild: 2, Sh: 125
(49) Prof. Dr. Vehbe Zuheyli, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, İlmi Müşavir, 1991 Baskı, Cilt: 7, Sahife: 342-347, Cemil Bağ kütübhanesi
(50) Ebu Zehra, Mezhebler Tarihi, Sh: 103
(51) Hüseyin Hatemi, Girişim Dergisi, Aralık 1986 sayısındaki Recm ile İlgili Yazısı'ndan
(52) Hayrettin Karaman, Başlangıçtan Zamanımıza Kadar İslam Hukuk Tarihi, 1975 Baskı, Sahife: 111
(53) Medine Sözleşmesi, Madde: 42
(54) Recm, M. Said Çekmegil
(55) Yahudileşme Temayülü, Mustafa İslamoğlu
_________________
Muhammed Fatih Ergün
www.mfe.name
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder E-posta gönder Yazarın web sitesini ziyaret et MSN Messenger
www.turkiyespot.com ucuz hosting
www.turkiyespot.com ucuz hosting





MesajTarih: Cum Hzr 27, 2008 3:14 pm    Mesaj konusu: Advertisement Links

www.turkiyespot.com iyi Hosting vps vds radyo iyi reseller, kaliteli hosting, kaliteli host, kaliteli vps, iyi vps

Başa dön
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    www.turkiyespot.com web sayfası kontrol panelleleri yardımlaşma forumları Forum Ana Sayfa -> KALEM-KELAM Tüm zamanlar GMT +2 Saat
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB Group
Türkçe Çeviri: phpBB Turkey & Erdem Çorapçıoğlu